Cem dalgındı, hareketsizdi. Kralın geldiğini anlamamıştı. Onun kulağına eğilip “nasılsın?” Dediğini duyunca gözlerini açtı, büyük bir gayretle “eyüceyin elhamdülillah” dedi. Kral Charles ın gözleri yaşardı, ölümün kucaklamak üzere olduğu talihsiz şehzadeye son deminde büyük bir müjde vermem istedi. “Kendini mahpus sayma, krallık şerefiyle söylüyorum. İyi olduğun gün hürsün, dilediğin yere gideceksin” dedi. Bu söz Cem in yüzünde son bir tebessüm yarattı, “ey ulu Tanrı, hamdolsun sana, kurtuluş sesini duydum, tutsaklık gamından kurtuldum” dedi. Sonra yine dalgınlaştı. Kralın “adiyo” dediğini işitmedi. Bütün vücudunu saran dayanılmaz ateşle uyudu. Ebediyen uyudu.