Mutlu kalabilmek için sadece sevginin yeterli olmadığını biliyordu; insan hayatını kazanmalı, bir şeyler başarmak için çabalamalı, bir amaç bulmalıydı.
On yedi yaşında onunla tanıştığında evliliğin sonsuza kadar süreceğine, devletin insanları önemsediğine ve koruduğuna inanıyordu, ancak bu saf inançları paramparça olmuştu.Kadınların kendi bedenlerinin sahibi olmadıklarını fark etmişti; rahimleri kocalarının ve devletin kontrol etmek için uğraştıkları savaş alanlarıydı. Kocalarının cinsel doyum ve erkek varisler için istila ettikleri, devletin ise gücünü kanıtlamak ve korku yaymak için incelediği,izlediği, koruduğu ve kazıdığı alanlardı. Bedeninin en özel yerlerine devamlı olarak yapılan bu tecavüzler kendisinin kim olduğu hakkındaki fikrini kaybetmesine neden olmuştu. Kesin olarak bildiği tek şey yasaya uygun bir eş ve yasa dışı bir anne olmasıydı.