Ne kitaptı ama . . .
77 sayfalık incecik bir novella diye elime aldım 9 şiddetinde türbulansa soktu, küçücük cüssesiyle ne işler çıkarmış bu kitap dedirtti.
Puslu Kıtalar Atlası ile birlikte en çok keyif aldığım felsefi romanların başında geliyorsun artık
Çerçici . İtinalı bir inceleme yazısı hazırlayacağım.
Seni tanıdığıma çok memnun oldum
Çerçici
Elinize sağlık Doç.Dr.Recep Yılmaz.
Kaleminizle ve entelektüel bilginizle iftihar ettim. 🙏🏻
Bizimki ortalıkta telaşlı telaşlı dolanırken türlü türlü benzetmeler yaptılar. Çeşit çeşit isimler yakıştırdılar. Yakıştırdıkları her isimde, kafalarının içindeki bizimkine ilişkin kurdukları hayal de yeniden şekilleniyor, onlar da o şekle göre tavır takınıyorlardı. Hayatı boyunca biriktirdiği şekle göre tavır takınıyorlardı. Hayatı boyunca biriktirdiği her şey, ismiyle birlikte uçup gitmişti. Hayattaki en büyük hesabı adamlığı iken, şimdi insan olmanın eşiğinden aşağı yuvarlanmıştı. Taktıkları lakap kadar var olabiliyordu ancak. Ötesi yoktu. Yaşamları boyunca dillerinde biriktirdikleri üç beş kelimenin marifetiyle bizimkinin hayatıyla oyuncak gibi oynarlarken, sonunda kafalarındaki şekli yerli yerine oturtacak olanı buldular. Türlü türlü yakıştırmayı yaptıktan sonra, birisi ona ''divane'' deyivermişti. Tam da haline uymuştu. Nihayetinde, çabucak benimsedi.
Şu ana kadar inceleme yazılarım arasında aldığım en güzel, en içten yorumlardan birisi ve ayrıca ilk kez okuduğum bir kitabın yazarından yazdığım inceleme yazısı hakkında böylesi bir yorum ve beğeni aldım.
Recep Hocam, değerli yorumlarınız, sözleriniz çok farklı hissettirdi, yazma motivasyonumu daha da arttı. Takdirinize mazhar olabildiysem ne mutlu bana.
İyi ki
Çerçici ‘yi yazmışsınız ve iyi ki bir şekilde sizin gibi değerli bir yazar, değerli bir insan ile yollarımız kesişmiş.
Öğrencilerinizden biri olma şerefine nail olabilmeyi çok isterdim.
Çok teşekkür ederim