okuduklarım arasında en çok etkilendiğim kitaplardan biri olduğunu ifade etmem gerek. Keza yaşananlar gerçek. Ve hatta yaşananların sadece küçük bir kısmı bu kitapta anlatılanlar. Daha bilmediğimiz ne acı hikayeler vardır Çernobil ile alakalı.
Kitaptan çıkardığım en önemli sonuç, dinin siyasete karışması ne kadar tehlikeli ise, siyasetin de bilime karışması o derece tehlikeli insanlık için. Normal şartlarda 8-9 senede tamamlanması gereken bir nükleer santralin, sosyalist propoganda uğruna 2-3 sene içinde tamamlanması, en düşük maliyetli malzemelerin kullanılması, yetersiz eğitim almış personel, makam atlama hevesinde olan bürokratlar ve bunların sonucunda tarih boyunca insan eliyle gerçekleşen en büyük felaket.
Aleksiyeviç için SSCB'de yaşamak bulunmaz bir nimet. Keza okurlarına aktarabileceği birçok olay ya da tarihsel gerçeklik var, 2. Dünya Savaşı, Afganistan Savaşı, Çernobil, vs. Bu kitabında da ele aldığı konuyu röportaj şeklinde sunmuş okurlarına. Felaketi yaşayan kurbanların ya da kahramanların ağzından dinlemek okuyanı normalden fazla etkiliyor. Kendini felaketin içinde hissediyosun. Dolayısıyla kitap ağırlıklı olarak dram içeriyor. Ama aynı zamanda acı içinde ölmeyi göze alarak bu felaketi durdurmaya çalışan insanların fedakarlıkları da kitapta yer alıyor.
Kitabı bitirdikten sonra okurun bir daha böyle bir felaketin yaşanmaması temenni etmesinden başta yapacağı pek birşey yok.
Her kitap sadece iyi bir edebi dile sahip diye okunması gerekmiyor. Bazı kitaplar farkındalık yaratmak için de okunmalı. Keza bu kitap bu amaçla yazılmış bence. Okunmalı ve okutturulmalı.