Üniversiteden bir hocamın tavsiyesi üzerine aldığım bir kitaptı. Çevirmenlikte henüz emekleme aşamasında sayıldığım için, pek fazla anlamayacağımı düşünmüştüm açıkçası. Ama kitabın daha ilk sayfalarından itibaren, yazarın sempatikliği ve akıcı dili sizi hemen sarıveriyor. Öyle tatlı, eğlenceli ve sıkmayan bir üslubu var ki, bayıldım. Bir yandan çeviri ile ilgili vermesi gereken bilgileri veriyor bir yandan da aralara espriler ve ince mizah katıyor. Böylece hem eğleniyorsunuz hem öğreniyorsunuz.
Bahsetmem gereken bir diğer ve önemli husus ise, yazarın hayran olunası kelime dağarcığı. Çeviri yaparken bir kelimenin sadece bir kaç anlamı içinde hapsolan bizlere, Türkçenin kelime yönünden uçsuz bucaksız bir derya olduğunu çok güzel bir şekilde göstermiş. Sayfalarda ilerledikçe, ne kadar az bir kelime sayısı ile konuştuğumu, daha doğrusu konuşamadığımı fark ettim. Kelime dağarcığım normalde iyi olmasına rağmen, günlük konuşmalarıma bu kelimeleri dahil edemiyormuşum, ne yazık.
Her kitapta olmaz bende yazarla tanışma isteği, ama bu kitapta derinlemesine hissettim bunu. Böyle bir yazarın yanında konuşmak kolay olmasa gerek, yine de kendisi ile konuşma imkanım olmasını isterdim.
Eğer kelimelere, Türkçeye ve biraz da çeviriye ilginiz varsa severek okuyacağınızı düşünüyorum.
Herkese keyifli okumalar :)