Bizim yetmişli yıllardaki Türk Filmlerindeki, saçma sapan ve anlamsız konuları nereden bulurlar diye düşünürdüm meğer onlara yol gösterenlerden biri si de Moliere ve onun “Cimri” adlı eseriymiş.
Gerçi bu komedi Moliere’in de değilmiş. Zira sanki konu bitmiş gibi o da, eserini Plautus’un (M.Ö. 250-184) “Aulularia-Çömlek” adlı komedyasından uyarlamış.
Yaşlı bir cimrinin bahçesinde bulduğu altınları çaldırma korkusuyla içine düştüğü komik davranışları konu eden eserin öyle bir finali var ki, bu kadarı herhalde bizim yetmişli yılların Türk filmlerinde bile yoktur.
Tiyatroda o gürültü patırtı arasında tahammül edilebilen oyun, okurken çekilir gibi değil fakat sabırlı biriyseniz ve saçmalıklara tahammülünüz varsa, Moliere ve 17. Yüzyıl Avrupa tiyatrosu hakkında bir fikir edinmek için okuyabilirsiniz.