Yazlık başkentin sokaklarında bir kez daha yürürken, ilkyaz güneşinde, -yarı uykulu yarı uyanık - hafif çarpıntılı, bulutsuz mavi bir denizin yanı sıra yeniden yürürken, kendimi ortaçağ söylencelerindeki Adem gibi duyumsadım:
Eti toprak, kemikleri taş, kanı su, saçları ot, gözleri güneş ışığı, soluğu yel, düşünceleri bulut olan, dünyanın karışımı bir adam.