"Hz Ali'nin Peygamberimizden Hz. Fatıma'yı istemeye gelmesi sırasında geçenler:
Peygamberimiz tebessüm ile sorar:
-Dünyalık olarak neyin var Ali?
-Bir zırhımla bir atım var; ey Allah'ın resulü
Tebessüm derinleşti:
-Atın sana lazımdır. Git zırhını sat. Parasını getir.
Ali, zırhını dörtyüz akçeye sattı. Allah Resulüne sundu. Allah resulü, paranın bir kısmını aldı. Bilal'e emir buyurdu:
-Bir iki güzel şey alın! "
Yorumum:
Bir şimdiki zamanda sırf düğün için harcanan servete ve zorlaştırılan evliliklere bakın. Bir de burada bahsedilen mütevaziliğe bakın. Peygamberimiz " bir iki güzel şey alın" demişken, biz niçin düğünleri, çeyizleri sanki servet dökmezsek evlenilmezmiş gibi yaparız??
Gerçekten ben anlamıyorum. Ne bu zamanı anlıyorum ne de fuzuli zevkler için yapılanları..
Aptal dediğimiz çok defa üstüne hiçbir yazı yazılmamış boş kağıda benzer. Madem ki boştur, güzeli bulamamıştır. Fakat madem ki yine boştur, çirkinden kurtulmuştur. Aptalın şuuraltı veya şuurüstü kavrayışıyla bulunmuş, kim bilir ne erişilmez hakikatler var!
Hakikî aptal, o boş kağıdın üzerine hiçbir yazı yazmamış olan değil, saçma-sapan, kör-topal, yalan-yanlış şeyler karalamış ve onlara sımsıkı sarılmış olandır. Yani, aptallıktan yola çıkıp akla varmamış ve yarı yolda kalmış idrak cücesi..