Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Cumhuriyet Dönemi Eğitim Tarihi

Necdet Sakaoğlu

Cumhuriyet Dönemi Eğitim Tarihi Gönderileri

Cumhuriyet Dönemi Eğitim Tarihi kitaplarını, Cumhuriyet Dönemi Eğitim Tarihi sözleri ve alıntılarını, Cumhuriyet Dönemi Eğitim Tarihi yazarlarını, Cumhuriyet Dönemi Eğitim Tarihi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
... eğitimimiz onca ilginç deney yaşamasına rağmen şartlarına uygun modelleri yakalayamamıştır. Bütün bu çalkantılar arasında, oturmuş birçok ilkeleri, yöntemleri, disiplinleri terk ettiğimiz de reddedilemez. Örneğin, ilkokul, ortaokul, lise bitirme sınavlarının kaldırılması, Türkçenin bir baraj dersi olmaktan çıkarılması, okullardaki yığılmaları önlemek için "reform" denilerek yönetmeliklerde yapılan değişiklikler; üniversitelere ortaokul düzeyinde Türkçe dersi konulması gibi düşündürücü sonuçlar getirmiştir.
Kişinin kendi başına, kitaplardan bilgi edinmesinin günah ve sakıncalı olduğuna inanan eski "âlimlerimiz", Belânın en büyüğü sayfaları hoca edinmektir! hikmetini buyurmuşlardır. Kitabü'ş Şekvâ'da "Hocası olmayanın dini de yoktur. Üstadı olmayanın rehberi şeytandır" deniyor. Bu yaklaşımlardandır ki atalarımız az okumayı, fakat hoca ağzına çok bakmayı gelenek edinmişlerdir.
Reklam
"Halkın ekmekten sonra en başta gelen ihtiyacı eğitimdir."
GİRİŞLER 735 - CUMHURIYET DÖNEMİ EĞİTİM TARİHİ
Mondros (1918) ve Sevr (1920) Antlaşmalarını imzalayarak yıkılışını dünyaya duyuran Osmanlı Devleti, Anadolu'da İstiklâl Savaşı'nı başlatan Türk halkını, işgal, salgın, yoksulluk ve cehalet içinde bırakarak tarih sahnesinden çekildi.
Aksini iddia eden dangalak var mı?
Köyler, eski devirden kalma mescid ve cami odalarının okul olarak kullanılması ilkelliğinden kurtarılamamıştır. Oysa Köy Kanunu'nun 15. maddesi, hükümetin vereceği plana göre köylünün bir okul binası yapmasını emretmektedir. İlginç bir uygulama olarak o yıllarda bu madde Yalova'nın bütün köylerinde uygulanmış, çok modern ve ideal bir eğitim örgütü, yalnızca bu ilçede gerçekleştirilmiştir.
1926'da yürürlüğe konan İlköğretim Programı'nın, 5 yıllık ilkokullarda uygulanması, millî bir eğitimle, genel bilgilerin çocuklara kazandırılması en önemli hedefken bunun her çevrede gerçekleştirilememesi, yukarıdaki sebeplerin yanı sıra, münakaşası 1910lardan beri süregelen, Arap Elifbası ile okuma-yazma öğretiminin güçlüğüyle de doğrudan ilgilidir.
Reklam
Atatürk 1 Mart 1922'de TBMM'ni açış daha kesin zafer kazanılmamış ve ülke işgalden kurtarılmamışken - "Hükümetin en verimli ve önemli görevi eğitim hizmetleridir. Bu görevi başarabilmek için eğitim programlarının, milletimizin bugünkü durumu ile sosyal ve ekonomik ihtiyaçları, çevrenin şartları ve asrın gereği ile uygun ve uyumlu olması esastır... Milletimizi idare eden hükümetler, eğitimin yayılmasını gerçi istemişlerdir, fakat Doğu'yu ve Batı'yı taklit sürdüğünden, milletimiz ve köylümüz cehaletten kurtulamamıştır. Eğitim siyasetimizin temeli, cehli ortadan kaldırmak, bütün köylüyü okutmak, vatanım, milletini, dinini, dünyasını tanıyacak kadar tarih, coğrafya, ahlâk bilgileriyle donatmak, aritmetik öğretmektir... Orta öğretimin amacı, memleketin muhtaç olduğu hizmet ve sanat adamlarını yetiştirmek ve yüksek öğrenime aday hazırlamak olmalıdır. Kadınlarımızı da aynı eğitim kademelerinden geçirerek yetiştirmeye önem verilecektir... Çocuklarımıza ve gençlerimize, eğitimin her aşamasında Türkiye'nin istiklâline, kendi benliklerine ve millî geleneklerine düşman olanlarla mücadele yollarını öğretmek lâzımdır" demesi dikkate değer.
Ulusal karakterimiz ve tarihimizle uyumlu, millî bir terbiye programı...
Mustafa Kemal Paşa'nın Kongreyi açış konuşması, eğitim tarihimizin önemli bir belgesidir. (Hakimiyet-i Milliye Gazetesinin 17 Temmuz 1921 günkü sayısında yayınlanmıştır.) "Millî Türkiye'nin millî maarifini kuracak Türkiye muallime ve muallimlerine" seslenen ve "Asırların ihmali sonucu devlet bünyesinde ortaya çıkan yaraların, irfan yolundaki çabalarla giderilebileceğini" vurgulayan Atatürk, "millî bir terbiye programı", "eğitim örgütünün verimli kılınması", "şimdiye kadar uygulanagelen öğretim ve eğitim yöntemlerinin ulusu gerilettiği gerçeği", "programların ve kitapların hurafelerden, yabancı fikirlerden, dış etkilerden arındırılıp ulusal karakterimiz ve tarihimizle uyumlu içeriklere kavuşturulması", "çocuklarımıza yabancı öğelerle bilinçli mücadele fikrinin aşılanması", "eski yolların tamamen bırakılarak yeni bir sanat ve marifet yolu çizilmesi", "ana babaların çocuklarının eğitimi ve öğretimi için her türlü özveriyi göze almalarının önemi", "milleti yetiştirmenin kutsal bir görev olduğu" konuları üzerinde durmuştur. İstanbul Muallimler Cemiyeti'nin kongreye gönderdiği "Türk harikalarının doğup yayıldığı Ankara'mızda toplanarak maarif siyasetinde bir devrin açılışını müjdeleyen heyetinizi hürmetle ve hasretle selamlarız" ifadeli mesajı heyecan uyandırmıştır.
... 1. Dünya Savaşı boyunca, öğretmenleri, yetişkin öğrencileri cephelere sevk edildiğinden çok sayıda okulun kapısına kilit vurulması henüz unutulmadığından, bu kez de İstiklâl Savaşında benzeri bir durumun yaşanmaması yönünde bir karar alındığı 25 Kasım 1920'de, Antalya Mebusu Rasih Bey'in önerisi benimsenerek, "muallimlerin ve muallim mekteplerinde okuyan öğrencilerin askerlik yükümlülüklerinin ertelendiği" görülmektedir. Ahalinin aydınlatılması, çocukların yetiştirilmesi düşüncesiyle kendilerine bu tür bir ayrıcalık tanınır...
1920 Nisanında Maarif Nazırı olan Rumbeyoğlu Fahreddin, okul kitaplarına, İkinci Meşrutiyet'in Türkçülük akımıyla giren "Türk" sözcüğünü çıkarttırdı! Bununla birlikte İstanbul'da ve işgal bölgelerinde öğretmenlerin çoğunluğu, Türk'ü ve Türklüğü işlemekten çekinmediler. 6 Mayıs 1920'de TBMM'nde Maarif Vekilliğine seçilen Rıza Nur, üç gün sonra okunacak Hükümet programına eğitimle ilgili konuları da katabilmek için, Ankara Maarif Müdürlüğünden çağırdığı bir tek kâtiple çalışarak yeni halk hükümetinin eğitim stratejisini belirledi: - Dinî ve millî eğitim, - Hayatî, işe dönük, üretkenliği aşılayan eğitim, - Millî yapıya, coğrafyaya, kültüre, geleneklere uygun ders kitapları, - Çağdaş ve bilimsel olanaklara sahip okul, - Sözlük, tarihsel, toplumsal, edebî eserler yazdırılması, bunlarla ulusal duyguların geliştirilmesi, Doğu'nun ve Batı’nın bilim-fen kaynaklarının Türkçe'ye çevrilmesi, - Elde bulunan okulları en iyi biçimde, dikkatle ve özel çabalarla yönetmek... Rıza Nur imzasıyla 10 Mayıs 1920'de yayınlanan ilk genelgede ise öğretmenlere şöyle denmekteydi: "Batı’nın köle etmeyi amaçlayan emperyalist saldırısına uğrayan ulusumuz bir buhran yaşıyor. Dinimiz ve ulusumuz tehdit altındadır. Eğitim ve öğretim görevlileri olan siz aydınlar, ulusumuzu uyarmakla yükümlüsünüz..."
14 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.