İsmet Paşa Halide Edip Hanım'ı bırakmadı. Çay söyledi. Bir soru aklını kurcalıyordu, sordu:
"Latife Hanım'ı nasıl buluyorsunuz?" Halide Edip Hanım Latife Hanım konusunda kararsız görünüyordu. Bir rahatsızlığı vardı. Kibarca,
"Çok çekici, zarif.." dedi, sonra hemen sordu: "Siz nasıl buldunuz?" İsmet Paşa Latife Hanım'ı beğenmişti.
Bu konunun evlilikle sonuçlanmasını istediğini belli etti. Halide Edip Hanım "Fikriye Hanım çok üzülecek" dedi. "Neden?" "Bir yıldan fazladır Paşa'ya canla başla bakıyordu." İsmet Paşa önemsemedi: "Akrabası değil mi? Bir saygı görevi olarak bakıyordur." "Öyle başlamış olabilir ama durum artık değişik. Bence Paşa'ya iyice âşık. Paşa'nın sarı tespihini bir muska, kutsal bir kolye gibi boynunda taşıyor. Öyle sanıyorum ki evleneceklerini umuyor."
İsmet Paşa itiraz etti: "Yoo! İyi bir hanım olabilir. Ama Paşa'nın eşi olmak için yeterli mi?" Halide Edip Hanım gülümsedi: "Aşk haddini bilmemektir zaten." İzin isteyerek kalktı.
Sevgili gençler!
Bu yalanlara, çarpıtmalara, yutturmalara karşı uyanık durun. Sizi kandırmalarına izin vermeyin. Gerçeğe saygı duyun ve gerçeği dürüst, namuslu kaynaklardan yararlanarak öğrenmeye çalışın. Doğru, gerçek tarihinizi yanlışları ve doğrularıyla öğrenin. Ağzı kalabalık, kalemi karışık olanlara karşı dikkatli olun. Kanıtsız, belgesiz, tanıksız iddiaları yani dedikoduları ciddiye almayın. Vicdanınız ve sağduyunuz pusulanız olsun. Tarihinizdeki doğrulardan yararlanın, yanlışlardan uzak durun.
Dünyada ülkesini savaşta zafere kavuşturan birçok komutan var. Milletini daha ileri bir toplum yapmak için çalışmış birçok önder de var. Ama yokluk, yoksulluk içinde ikisini birden başarmış bir kişi var: ATATÜRK.
ABD gözlemcisi Mr.Grew şöyle diyor.
İsmet Paşa Lozan'da büyük bir diplomatik zafer kazanmıştır. Belki bu tarihte kazanılmış en büyük diplomatik zaferdir.