Bazı kitaplar vardır onları okuyup geçemezsiniz. Kavga edersiniz kitapla, olmaz dersiniz. Senin dediğin dünya burası değil...
Sizin siteminize gülümser kitap, daha da hiddetlenirsiniz. Sabır der sanki kolunuza girer de, az bi dur hele daha başındasın yolun diye.
Sayfaları ardı ardına çevirmeye başladıkça ise ikna olmaya başlarsınız. Sevgi ve merhametin en iyi cerrahlar olduğuna...
Hayat damarlarımızı koptuğu yerden onarır. Sarar sarmalarlar. İyileşir kalbimiz. Hayretimiz artar. Tefekkür etmeye başlarız. Aslında öyle değilmiş bak der, bize sayfalar ilerledikçe kitap. "Bu dünyayı çok da kafana takma!" " Hüzünlü gönlümüzün huzur bulması ve kavuşmalar için son adresimiz hakikat yurdudur." Senin kavgan boşa diye, gönlümüze dokunur... Gönle dokunan her ne var ise o bizim baharımız olur. "Ben dönmeyebilirim, sen çiçek açmaya devam et!" Dağlım diyor yazar...
Dağlım, bahar kokulum.
"Gidecek yerim kalmadığında değil, ilk fırsatta kapını çalacağımı bilmeli ve beni beklemelisin." Diye bitiriyor son satırlarını... Bir kitap okumuyorsunuz işte, yazarla karşılıklı çay içiyorsunuz kitabın sonunda. Öyle sevgi dolu kalkıyorsunuz ki masadan, sanki tüm mevsimler bahar, tüm dünya Aşk kokuyor... Teşekkür ediyorum bize Aşkı, bize baharı yaşatan kıymetli abimiz İbrahim Çolak namı diğer İhtiyara...