Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Evrim Teorisine Karşı Biyokimyasal Zafer

Darwin'in Kara Kutusu

Michael J. Behe

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Dünyadaki tüm bilim adamları arasında bir anket yapılsaydı büyük bir çoğunluk Darwinizm’in doğru olduğuna inandığını söyleyecekti. Ancak bilim adamları da herkes gibi görüşlerini büyük oranda diğer insanların sözlerine dayandırırlar. Darwinizm’i kabul edenlerin hepsi olmasa da çoğu otoriteleri esas alır. Ne yazık ki eleştirilerin çoğu, yaratılışçılara koz vermemek için yok sayılmıştır. Doğal seleksiyona yönelik sert bilimsel eleştiriler, bilimi koruma adına göz ardı edilmiştir.
20. yüzyılın ilk yarısında, biyolojinin pek çok dalı genellikle birbiriyle iletişim içinde değildi. Bunun sonucunda genetik, sistematik, paleontoloji, karşılaştırmalı anatomi, embriyoloji ve diğer alanlar evri­min anlamı hakkında kendi fikirlerini geliştirdiler. Kaçınılmaz olarak evrim teorisi farklı disiplinler için farklı anlamlar taşımaya başladı. Darwin’in evrim teorisi ile ilgili tutarlı bir görüş kalmamıştı. Ancak yüzyılın ortalarında söz konusu alanlarda lider konumunda olan bilim adamları görüşlerini Darwin ilkelerine dayalı bir evrim teorisi altında birleştirmek için disiplinler arası bir dizi toplantı tertiplediler. Sonuç “evrim sentezi” adını alırken, ortaya atılan teoriye de “Neo-Darwinizm” adı verildi. Neo-Darwinizm modern evrim teorisi düşün­cesinin temelini oluşturmaktadır. Ancak bir bilim dalı, o zamanlar henüz ortaya çıkmamış olması gibi haklı bir sebepten dolayı, toplantıya çağrılmamıştı. Modern biyo­kimyanın başlangıcı Neo-Darwinizm’in resmen ilan edilmesinden kısa bir süre sonrasına rastlar. Buna göre nasıl ki mikroskobik yaşamın karmaşık olduğunun keşfinden sonra biyoloji biliminin yeniden yo­rumlanması, gerektiyse Neo-Darwinizm de biyokimya alanında yaşanan gelişmelerin ışığında yeniden düşünülmelidir. Evrim sentezinde yer alan bilimsel disiplinlerin hiç birisi moleküler değildir. Darwin’in evrim teorisi doğru olsa bile yaşamın moleküler yapısını hesaba katmak durumundadır.
Reklam
Matematikçiler yıllar boyunca Darwinizm’in iddialarının ihtimal dışı olduğundan yakınmışlardır. Bilgi teorisyeni Hubert Yockey, ya­şamın başlaması için gereken bilginin tesadüf eseri gelişemeyeceğini iddia etmiştir. Ona göre yaşam da madde ya da enerji gibi verili bir şeydir.
Santa Fe Institute’den Stuart Kauffman “karmaşıklık teorisinin” önde gelen savunuculanndandır. Bu teori genel hatlarıyla canlı sistem­lerin pek çok özelliğinin doğal seleksiyon ile değil de, kendi kendini düzenlemenin — kompleks sistemlerin belirli kalıplara göre kendilerini düzenleme eğilimi — sonucu olduğunu ileri sürmektedir. Karmaşıklık teorisi çok az takipçi edinirken eleştirenlerin sayısı oldukça fazlaydı. Kauffman’ın mezuniyet çalışması sırasında ona gö­ zetmenlik yapan John Maynard Smith, teoriyi fazla matematikçi olma­sı ve gerçek hayat kimyasıyla ilişkisizliği yüzünden eleştirmiştir. Bu eleştiri değerli olsa da Kauffman’ın tanımladığı probleme (karmaşık sistemlerin kökeni) Smith’in getirdiği bir çözüm yoktu.
Mutasyon hakkında çok şey bilinse de konu evrimle ilgili olunca hala bir “kara kutu” olmayı sürdürmektedir. Evrimde yeni biyokimya­sal fonksiyonların ortaya çıkması çok nadir olmaktadır ve kökenleri neredeyse hiç bilinmemektedir.
Endler, J. A. And McLellan, T. (1988) “The Process of Evolution: Toward a Newer Synthesis”, AnnualRevieu' ofEcologyandSystematics, 19,397.
Mikroskobun verdiği sınırlı hücre görüntüle­rinden yola çıkan Haeckel hücrenin “karbonun albümin kombinasyo­nundan oluşan bir yumru” olduğuna inanıyordu. Ona göre, hücre bir parça mikroskobik jelâtinimsi maddeden çok farklı değildi. Dolayısıyla Haeckel’e göre hücre iç organları olmayan basit bir organizmaydı ve cansız maddelerden kolaylıkla üretilebilirdi.
Reklam
Darwin’e karşı çıkan kişilerden St. George Mivart, 1871 ’de teoriye yönelik eleştirilerinin bir listesini çıkardı. Listedekilerin çoğu şaşırtıcı şekilde modern eleştirilere benziyordu: "Darwinizm’e yönelik eleştiriler şöyle özetlenebilir: “Doğal seleksiyon” yararlı yapıların başlangıç evrelerini açıklamakta yetersizdir. Farklı kökenlerin birbirine çok yakın yapılarının aynı anda var olma­ sıyla uyumlu değildir. Spesifik farklılıkların açmazı olarak değil de aniden ortaya çıktığını düşünmek için haklı gerekçeler vardır. Türlerin kendi değişkenlikleri için çok farklı, ancak kesin sınırlan olduğu görü­ şü hâlâ akla uygundur. Var olması beklenen bazı geçiş türlerine ait fosiller ortada yoktur... Organik formlarda “Doğal seleksiyon” tara­ fından aydınlatılmamış çok sayıda önemli fenomen vardır."
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.