Acılarımız ve duygularımız hayatın içinde sanki istiridyenin vücuduna giren kum taneleri gibiydi. İstiridye o kum tanelerini içinde şikayet etmeden taşıyarak, ruhundan damıttığı acılarla yoğurarak, nasıl ki inciye dönüştürüyorsa, bizleri de bu acılar, kederler, ıstıraplar, kaygılar, endişeler, korkular yoğura yoğura insan yapıyordu.