Bu diyar baştan başa dörtlüsünün ikinci kitabı Yanan Ormanlarda Elli Gün "Doğuda İnanılmaz Şeyler Gördüm" başlıklı röportajla başlar.
Diyarbakırdaki tekkelerden başlar yolculuğa Yaşar Kemal. Tekkelerin ve okulların çatışmasını, halkı sömüren şeyhleri, üç günlük dağa tırmanıp yapılan ayinleri gözler önüne serer.
Dağlardaki mağaralarda yaşayan insanların hallerini bir bir anlatır. Ne doktor ne gazete ne de bisiklet dahi görmemiş insanlarla tanıştırır bizleri.
Yaşar Kemal nasıl yapıyo bilmiyorum ama betimlemelerde kare kare fotoğraflar gelirya insanın gözüne; bu kitapla 3 boyutlu bir görselin içinde hissettim kendimi. Ayağına batan taşı, ensesine vuran kavurucu güneşi, içtiği suyun tadını, soluduğu havanın pis kokusunu iliklerinize kadar hissediyorsunuz.
Ve en sevdiğim bölüm, sizi bir ressam ve bir sahafla tanıştırması. Kaç kişi ömründe bir sahaf ve bir ressamla oturup sohbet etmiştirki. Tek kötü yanı kısa olması. İnsan muhabbetlerine doyamıyor.
Sonrasında yanan ormanlarda 50 gün. İzmir, Muğla, Aydın, Antalya bütün Ege ve Akdenizdeki yanan ormanları karış karış görüyorsunuz. İnsanı en çok sinir edense 70 yıl öncesi ve günümüz zihniyetinin hiç değişmemiş olduğuna şahitlik etmek. Bir yanda tek bir ağaç yanmasın diye mücadele edenler bir yanda 3 kuruş için gözünü kırpmadan ormanları yakan insanlar.
Ve son olarak Urfa,Antep,Kayseri, Yozgat.
Buraların güzelliklerini, efsanelerini Yaşar Kemal'in kaleminden okuyarak gezmeniz dileğiyle...
