Kalemini ilmek ilmek dokuyan üstad Sezai Karakoç, Dirilişin genel esaslarının, nasıl bir diriliş ruhunda olmamız gerektiğinin, önceki nesillerdeki diriliş şuurununun üzerinde durmuş.
Diriliş Hakikati'nin bir güneş gibi aydınlattığının idrakine varmamız için her cümlesinde ayrı bir bölüm oluşturmuş, her cümlede ayrı ayrı seslenmiş Diriliş Erlerine.
Dirilişinizi diri tutun diyor Üstad, yüreğiniz Dirilişle atsın...
Bütün zulümler, hastalıklar, eksiklikler, bu dünyayı bu dünyadan ibaret bilmekten kaynaklanıyor. Öteye ruhların kapalı oluşundan. Gözlerin perdeli oluşundan. Kalplerin mühürlü oluşundan. Vakti, hep "Öğle" sanışımızdan, "İkindi"nin sırrından habersiz oluşumuzdan "Akşam" güneş batmadan düşünemeyişimizden, "Gece"yi gece gelmeden hatırlayamayışımızdan.
Bu kapıyı, diriliş muştusuyla zorlamak; hayal ve fantezisiyle değil. Diriliş etkisiyle zorlamak, büyüsü ile değil. Diriliş uyarısıyla zorlamak; korkusu ve vehimiyle değil.
Kapı açılıncaya kadar önünden ayrılmamak sabrını gösterenler, dirilişçilerdir. Yoksa Asıl Kapı'nın sağında ve solunda şeytanın bir iğvası ve iğfali gibi açılan yalancı kapılardan hemen içeri dalan aceleciler değil.
Kapı, ne acelecilik veya sabırsızlıkla açılabilir, ne de durup beklemekle. Kapının sırrını aramakla kapı açılacaktır.
Kapı, içerden açılacaktır, dışardan değil.