Diyalektik Materyalizme Giriş Sözleri ve Alıntıları
Diyalektik Materyalizme Giriş sözleri ve alıntılarını, Diyalektik Materyalizme Giriş kitap alıntılarını, Diyalektik Materyalizme Giriş en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Toplumda sınıflar arasındaki çelişkiler öne çıktığın da dini anlayışların kaynakları alabildiğine artar, çünkü bu durumda dini anlayışlar egemen sınıfın sömürülen ve ezilen sınıfı itaate ve boyun eğmeye zorlamakta kullandığı bir araca dönüşür.
Ortaçağda, tıpkı yeryüzünde egemen sınıfların örgütlenmesi gibi, tanrılar da örgütlenmiştir. Feodal düzende aşağı yukarı şöyle bir örgütlenme vardır: Önce basit feodal toprak sahipleri, yani bir kont ya da dükün vassalı gelir. Düklerin bir basamak üstünde de hükümdarlar vardır. Prens, dük, kral ya da başka bir ad verilen hükümdarın üstünde en üst düzey yönetici, yani imparator bulunur. Ortaçağda tanrılar ve azizler de aynı şekilde örgütlenmişti. Önce köy azizleri ardından tek tek eyaletlerin kendi azizleri vardı. Sonra Almanya, Fransa, İngiltere gibi tekil ulusların azizlerini görüyoruz. Bu örgütlenme cennette de devam ediyordu. Çeşitli kategorilere ayrılmış melekler, başmelekler vardır ve en tepede de Baba, Oğul ve Kutsal Ruh bulunur.
Karl Marx bir keresinde şöyle demişti: Felsefenin -bununla materyalizmi kast ediyordu- görevi dünyayı çeşitli biçimlerde yeniden yorumlamak değil, dünyayı değiştirmektir.
Karl Marx bir keresinde şöyle demişti: Felsefenin -bununla materyalizmi kast ediyordu- görevi dünyayı çeşitli biçimlerde yeniden yorumlamak değil, dünyayı değiştirmektir.
İnsan -teknolojik ve ekonomik olarak- ne kadar az gelişmişse doğaya o kadar bağımlıdır, dolayısıyla tüm doğa olgularına dini fantazi gözlüğüyle bakmaya da o kadar eğilimlidir.
Bildiğiniz gibi tek değil, çok sayıda din vardır. Bunların her biri de yalnızca kendisinin haklı olduğunu ve yalnızca kendisinin insana hayatta doğru yolu gösterebileceğini ve ölümden sonra da mutlu bir hayata gösterebileceğini ya da insanlığı her türlü kötülük ve ıstıraptan kurtarabileceğini iddia eder.
İşçi sınıfı ile burjuvanın birbirine karşı konumlanmasında olduğu gibi, modern dünya görüşlerinin de bu iki temel yönelime göre gruplara ayrıldığını görüyoruz.