Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

"Diyorlar ki" Muharriri Çeşmeler Kaşifi İstanbul Seyyahı: Ruşen Eşref Ünaydın

Nuri Sağlam

"Diyorlar ki" Muharriri Çeşmeler Kaşifi İstanbul Seyyahı: Ruşen Eşref Ünaydın Sözleri ve Alıntıları

"Diyorlar ki" Muharriri Çeşmeler Kaşifi İstanbul Seyyahı: Ruşen Eşref Ünaydın sözleri ve alıntılarını, "Diyorlar ki" Muharriri Çeşmeler Kaşifi İstanbul Seyyahı: Ruşen Eşref Ünaydın kitap alıntılarını, "Diyorlar ki" Muharriri Çeşmeler Kaşifi İstanbul Seyyahı: Ruşen Eşref Ünaydın en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Reklam
B. MİZACI ve EDEBÎ ŞAHSİYETİ
" Vuslat anını içim titreyerek bekledim. Sandım ki ömrüm o lezzet deminde edebîleşecek. Ne boş şeyler ummuşum! İşte o da tıpkı ötekiler gibi gelip geçti... Niçin sen mütemadî bir ayrılıksın hayat?! "
Sayfa 73 - KİTABEVİ
C. MENSUR ŞİİRLERİ
" Ne dediniz? Hayatı sevmiyor muyum? Canımın kadehi onunla dolu!... Daha o avucumun sıcaklığı ve göğsümün çarpıntısı iken bile ona hasretle bakıyorum. Zira, bir gün o bende de tükenecek, sizde de... "
Sayfa 286 - KİTABEVİ
B. MİZACI ve EDEBÎ ŞAHSİYETİ
" Yâ Muhammed!... Felsefî kitapları, zevkleri ve yaşayışı, fâni iptilâların zevkini tattıran bir dâlalet asrının çocuğuyum. Asrın bütün inhimaklarından, bütün zaaflarından benim de payım var... Fakat beni benden ayırmaya çalışan şu maddî yolun üstünde sana, kaç yerde, hâlâ 1300 yıl önceki taravetinle rast geldim. Onun için her gün biraz daha fazla senin olduğumu duyuyorum. Sen en büyük kuvvetsin..."
Sayfa 79 - KİTABEVİ
Fazıl Ahmet (Aykaç)
Herkesin tarz-ı beyânıyla oynamak, şüphe yok ki büyük bir eser-i liyâkat ve zekâdır. Herkesin mecmû-ı irfânına mâlik olmalı ki istediği zaman istediği zat gibi insan yazabilsin.
Sayfa 153 - KİTABEVİ
Reklam
B. MİZACI ve EDEBÎ ŞAHSİYETİ
" Vuslat anını içim titreyerek bekledim. Sandım ki ömrüm o lezzet deminde ebedîleşecek. Ne boş şeyler ummuşum! İşte o da tıpkı ötekiler gibi geldi geçti... Niçin sen mütemadî bir ayrılıksın hayat ?! "
Sayfa 73 - KİTABEVİ
C. MENSUR ŞİİRLERİ
" İnsan isen sevginde bîhudut ol... Beşeriyetin kemali bunda tezahür eder... Bunu anlamayan, hiç bilmeyecek güzel saç, berrak ten, duygulu dudak nedir!... O, bilmeyecek aşk nedir, ruh ne!... Böyle biri için hayat bile ölümdür. Fakat beşeriyet bunu istemez. O hayat diler, hayat, hayat!... Gel ey fani, anla ve gör ki hayat nedir? Şeriattır o, muhabbettir o... Hayat budur, ötesi ölümdür... Onu ben bilmem... Hayat isterim, hayat!... "
Sayfa 285 - KİTABEVİ
5. Millî Edebiyat/ Ahmet Haşim
Meslek de eşya gibidir. Daha iyisi olmasa bile daha lüzumlusu ile mübadele olunmalı. Yoksa zarar muhakkaktır.
Sayfa 151 - KİTABEVİ
A. HAYATI / 3. Meslek Hayatı / b. Milli Mücadeleye Katılışı
Aynı gün bir başka yoldan İzmir'e ulaşmış bulunan Yakup Kadri, Ruşen Eşref'le İzmir'de karşılaştıklarını şöyle anlatır: " 10 Eylül 1922 sabahı Vakit gazetesinden Mehmet Asım, Akşam'dan Falih Rıfkı ve İkdam'dan ben şehre ilk giren alayın kumandanı Binbaşı Şerafettin Beyin refakatinde güzel İzmir'in Kordonboyu'nda idik. Binbaşı Şerafettin
Sayfa 47 - KİTABEVİ
Reklam
3. Servet-i Fünûn Edebiyatı
" Edebiyat diye geçmemeli. Üdebânın, mütefekkirlerin saçtıkları fikirlerdir ki mahsuller, semereler vererek bir halkın idrakini belirsiz, yavaş yavaş tehzip eyler. O fikirler çürük, boş ise bu tezhip de öyle bir derekede kalır. Daha ileri gidemez. "
Sayfa 128 - KİTABEVİ
A. HAYATI / 2.Çocukluğu ve Tahsil Hayatı
Fakat henüz çocuk yaşta olmanın tesiriyle okumak ve yazmak gibi ağır ve meşakkatli bir yükün altına girmekten sıkılan, fakat Tahsin Nahit'in mektepte dersini ve vazifesini yapmama pahasına durmadan düşüne düşüne manzumeler yazdığına, Reşat Nuri'nin tatilde bile birçok kitap okuduğuna ve bir kenara çekilip kendi kendine sayfa sayfa, defter defter bir şeyler yazarak akşamları dayılarının köşkünün önündeki tarlada aile fertlerine okuduğuna şahit olan Ruşen Eşref, henüz nahif zihnine ağır gelse de özellikle Reşat Nuri'den dinlediği hikâyeler karşısında içlenir; oyun oynamak ve eğlenmek bir yana, yazmak diye bir şeyin varlığını kavramaya başlar. Onlardan daha uslu olmamasına, hatta yaramazlıkta hemen hemen onlara ön ayak olmasına rağmen her zaman Reşat Nuri'ye yetişkin delikanlı, kendilerine de küçük çocuk muamelesi yapılmasından anlar ki hangi yaşta olursa olsun iyi yazı yazabilmek, insana herkesin gözünde itibar kazandıran önemli bir iştir. Reşat Nuri, bu konuda şöyle diyor; " Küçüklüğümde fazla haşarı idim. Mektebe göndermek hemen kabil olmuyordu. Mektebi sevmiyordum. Bir aralık teyzezadem Ruşen Eşref'le bizi Selimiye'deki mahalle mektebine göndermek istediler. İkimizde çok yaramazdık. Hele bir araya geldiğimiz zaman âdeta kudururduk..."
Sayfa 10 - KİTABEVİ
A. HAYATI / 2.Çocukluğu ve Tahsil Hayatı
Reşat Nuri Güntekin, kendisiyle kısa bir röportaj yapan Ümit Deniz'in sorduğu " Küçükken romancılığa ya da muharrirliğe özenir miydiniz? " sorusuna şu cevabı veriyor. " Yok canım! O zamanlar Ruşen Eşref'le ben hep aktör olmayı - çünkü o sırada tiyatro; işte, sokakta, evde hayatın tatsızlığından bıkan aydınların yeğâne manevi ilticâgâhı idi. - yahut da yangıncılığı tercih ederdik. Biz diğer akranlarımız gibi geri kafalı ve alaturka olmadığımız için, tulumbacılığı aslâ dilimize bile almaz, yangıncılık yahut itfaiyecilik gibi bu branşın modern kısmını tercih ederdik. Ama kısmet maarife intisap etmek, sonra romancı olmak imiş. "
Sayfa 9 - KİTABEVİ
3. Servet-i Fünûn Edebiyatı
Servet-i fikriyye ile harekete gelmedikçe, fikirden usaresini almadıkça bir kalemin göreceği iş ne olur? Hiç!...
Sayfa 127 - KİTABEVİ
18 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.