Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Doğu Avrupa'da Yolculuk

Gabriel Garcia Marquez

Doğu Avrupa'da Yolculuk Gönderileri

Doğu Avrupa'da Yolculuk kitaplarını, Doğu Avrupa'da Yolculuk sözleri ve alıntılarını, Doğu Avrupa'da Yolculuk yazarlarını, Doğu Avrupa'da Yolculuk yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yeniden yaşanmayacak ve açıklanamayacak bir duyarlılıkla dolu anlar vardır.
insanlarin mağazayı dolaştıklarını ve elleri boş olarak dışarı çıktıklarını söyleyebilirim. Sanki paranın bir şey almaya yetmediğine kendilerini inandırmak, bir tür alışveriş yapmak gibi bir şey.
Reklam
Varşova kitap dolu, fiyatları da acayip bir sekilde ucuz. Çok rağbette olan bir yazar varsa o da Jack London. Halka açık okuma salonları var, sabahın saat sekizinden itibaren dolmaya başlıyor; ama Polonyalılar buralarda oturmakla yetinmiyorlar, hayatın her bir boşluğunu okumayla dolduruyorlar.
Yöneticilerinin işledikleri hatalardan perişan olmuş bu insanlar, belli bir asalet içinde hayatta kalmaya çalışıyorlar.
Pek çok erkeğe, metresleri olabilir mi, sorduk. Cevap aynıydı:'' "Olabilir ama kimsenin fark etmemesi şartıyla.'' Zina, vahim bir boşanma nedeni. Aile birliği, demir gibi sert yasalarla korunuyor. Ama sorunlarin mahkemelere ulaşmaya vakti olmuyor. Aldatldiğinı bilen kadın,kocasını bir işçi konseyinin önünde ihbar ediyor. "Sonunda hiçbir şey olmuyor," diyordu marangozun biri. ''Ama mesai arkadaşları, sevgilisi olanı hor görürler." Aynı işçi, karısı bakire olmasaydı onunla evlenmemiş olacağını açıklamıştı bize.
Franz Kafka'nın kitaplari Sovyetler Birliği'nde bulunmuyor. Onun, zararlı bir metafiziğin havarisi olduğunu söylüyorlar.
Reklam
Gecmişteki dostlarından bahsetti. Çoğu -bunlar dürüst tiyatrocular, yazarlar, sanatçılarmış- Stalin tarafından kurşuna dizilmişler. Gorki Tiyatrosunun önüne geldiğimizde _ çok eski bir şöhrete sahip küçük bir tiyatroydu burası- tesadüfen edindiğimiz bu sırdaşımız, yüzünde ışıl Işıl bir ifadeyle baktı binaya "Biz buraya Patates tiyatrosu deriz,''dedi dudaklarinda dingin bir gülümsemeyle. "En iyi aktörleri toprağın altındadır.''
Bense misafir kabul etmek için saçını başını taramış bir Sovyetler Birliği görmek istemiyordum. Tıpkı kadınları olduğu gibi, ülkeleri de yataktan kalktıkları halleriyle görmek gerekir.
"Herr-Wolfan söylediklerinin hepsi doğru. Bir tek Sergio değil, üniversitedeki hatırılı sayılır sayıdaki öğrenci de aynı fikirde. Onlar Doğu Almanya'da sosyalizm olmadığını düşünüyorlar. Bu, proletaryanın değil, Sovyetlerin deneyimlerini, ülkenin koşullarını göz önüne almadan,kelimesi kelimesine izlemeye çalışan bir grup komünistin diktatörlüğü. İyi komünistleri Hitler ortadan kaldırmış.
Bize hiçbir şey ödemesinler ama bıraksınlar canımızın istediğini söyleyelim.
Reklam
Batı uygarlığı, teknoloji alanında attığı muazzam adımlarla XX. yüzyılda yol alırken, Sovyetler, temel sorunlarını "Kapalı kapılar ardında çözmeye uğraşıyorlardı. Eğer günün birinde Batılı bir turist, Moskova da elektriki buzdolabını icat ettigini söyleyen saç baş darmadağınık, Heyecanlı bir gence rastlayacak olursa, ona yalancı ya da deli gözüyle bakmamalı . Büyük bir olasılıkla elektrikli buzdolabının Batıda sıradan bir eşya olarak kullanılmasından çok önce, evinde icat etmiştir.
insanoğlunun bu muazzam serüveninin gerektirdiği ulusal çaptaki o çabanın bedelini tek bir kuşağın ödemek zorunda kaldığına şüphe yok; önce devrim günlerinde, sonra savaşta, en son olarak da yeniden yapılanmada. Sosyalizmin alelacele kurulması yolunda bütün bir kuşağı feda eden, insancıl duyarlıktan yoksun, acımasız bir yönetici olarak görülen Stalin'e yüklenen en büyük suçlamalardan biri de bu işte. Batı propagandasının yurttaşlarının kulağına erişmesini engellemek için ülkenin bü-tün kapılarını içeriden kilitlemiş, süreci zor kullanarak yürütmüş, belki de daha önce hiç görülmemiş tarihi bir çağ atlamayı basarmış. Hiç kuşkusuz bir isyan duygusu içinde olgunlaşmaya başlayan yeni kuşaklar, ayakkabıları için yönetimi protesto etme zevkini artık tadabilirler.
Burada işçilerin, tek bir odanın içinde balık istifi yaşayıp yılda yalnızca iki kat elbise satın almaya haklar varken, bir Sovyet füzesinin aya vardığını öğrenmenin mutluluğu içinde koltukları kabaryordu.
"Bu iki fabrika gömlek üretiyor" diye anlattım. "İkisi de halka kendi gömleklerinin daha iyi olduğunu söylüyor." "Peki insanlar ne yapayorlar?" Reklamın halkı nasıl etkilendiğini anlatmaya çalıştım. Büyük bir dikkatle dinlediler. Sonra içlerinden biri sordu: -Peki insanlar hangi gömleğin daha iyi olduğunu ögrenince, Ötekinin kendi gömleklerinin daha iyi olduğunu söylemesine neden izin veriliyor?" Reklam verenin kendi reklamını mini yapma hakkına sahip olduğnu anlattim. "Üstelik," dedim," "öteki gömlekleri satın alan insanlar da var." "Daha iyi olmadıklarını bile bile mi?" -"Muhtemelen Öyle," diye kabullendim.- Onlar reklamları uzun uzadıya incelediler. Reklamlar hakkında edindikleri bu ilk bilgiler üzerinde tartıştıklarını fark ettim. Sonra birdenbire -nedenini hiçbir zaman anlayamadım…gülmekten iki büklüm oldular.
“Devrim,”diyorlardı bize Marksist öğrenciler, “Almanya’da yapılmadı.Onu bir sandığın içinde Sovyetler Birliği’nden getirdiler ve halkı dikkate almadan buraya koydular.”
885 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.