Söz konusu olan Osmanlı/lslam geçmişinin reddiydi. Tarihçiler Orta Asya'da Türki toprakların tarihlerinde kimlik arayışlarına itildiler. Örneğin, önemli bir Osmanlı seçkini olan Mehmet Fuat Köprülü , lslam bileşenini bir kenara atarak Osmanlı lmparatorluğu'nun yükseliş hikayesinin izini Türki kahilelerin Orta Asya'dan Batı'ya doğru göç hareketlerinde ve bu kabilelerin Bizans'ın kurumlarıyla tanışmaları ardından girdikleri "medenileşme" sürecinde aradı. Köprülü , bu sayede, milliyetçi (Türki) hikayeyle Batılı unsuru (Bizans) uzlaştırmayı amaçlıyordu ; geçmişte ilkel olanın "medeni" olanla karşılaşması belki de gelecekte Avrupalı kurumların benimsenmesini öngören başka bir karşılaşmanın ve uzlaşmanın habercisiydi. Öte yandan, Halil İnalcık için bu "medenileştirici" katman Bizans üzerinden Avrupa'da değil, Avrupa'nın dışındaki bir ortamda, İslamiyet öncesi İran'da aranmalıydı. İnalcık, Osmanlı medeniyetinin benzersizliğinin, biricikliğinin temellerini İran devlet yönetiminin kurumlarında aradı.