Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Dünyanın Öte Ucu

Fakir Baykurt

Dünyanın Öte Ucu Gönderileri

Dünyanın Öte Ucu kitaplarını, Dünyanın Öte Ucu sözleri ve alıntılarını, Dünyanın Öte Ucu yazarlarını, Dünyanın Öte Ucu yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Düşünüyorum: Yoksa bu ulusların dinleri ölü mü? İnsanları hiç etkilemiyor mu? Avusturalyalılar niçin her ile, ilçeye birer ikişer İncil kursları, Rahip Papaz okulları açmıyorlar?
Sayfa 91 - Papirüs YayınlarıKitabı okudu
Avustralya'nın yerli halkı (Aborcinlere)karşı işlediği ayıptan utanan İngilizler görülüyordu, ama ellerinden bir çözüm gelmiyor.Olacak iş mi; bunlardan bir bölümü kaçıp Aborcinlere sığındı.Aborcinler onları öldürmedi.Çünkü öldürmeyi hala bilmiyorlar.Ama bu sığınmacılara da güvenleri yoktu.Belki böyle sokularak gene kötülük yapacaklardı.Böyle düşündükleri halde onları itmediler.Aldılar içlerine.Çünkü bu beyazlar ağlıyordu.Hastaydı onlar.Kendi düzenlerinden kurtulmak için çözüm arıyor, ama bulamıyorlardı.
Sayfa 16 - papirüs yayınları
Reklam
Sayılar çoğu zaman hiçbir şey anlatmaz.Sayılarda özlemlerden doğan acılar, hastalıklar, yıkımlar görünmez.
Sayfa 9 - papirüs yayınları
Eskiden "münevver" denilen aydın, yıllar önce Ziya Gökalp de anlatmış hani, halka gidecek. Sadece halka öğretmeye değil, aynı zamanda halktan öğrenmeye gidecek.
Sayfa 106 - Papirus YayınlarıKitabı okudu
Eskiden Türkiye yetişmiş insanını dışarı kaptırınca üzülürdü, onları yurtta tutmaya özen gösterirdi. Çoktandır artık tındığı yok. O duyarlılığını yitirdi. Öğretmenmiş, mühendismiş, doktormuş, uzay uzmanıyımış, atom bilginiymiş, giderse gitsin diyen bir kaygısızlığa kaptırdı kendini. Hele o yetişmiş insanlar biraz da kurulu düzene karşıysa, eleştiriyorsa, solcuysa? "Gitsin efendim! Zaten aşırı çoğalıyoruz, kalan bize yeter!" diyor. Hattâ çıkıp gitmek istemeyeni ne yapıp edip atıyor. Uslu muslu olanlar kalsın, yurdu onlarla daha rahat yönetirim, devranımı da sürerim diye düşünüyor. Böyle yurtta yetişmiş, sonra tezikip gitmiş çok insan gördüm Avustralya'da.
Sayfa 97 - Papirus YayınlarıKitabı okudu
Avrupa merkezli uygarlığın bir yanı insanlığa yarayışlı hizmetler geliştirdiyse de, öbür yanı savaşçı, öldürücü, hiç durmadan silah yapan, yaptığını tez zamanda eskitip durmadan yenisini yapan, şu yirminci yüzyıl bitip giderken bile bundan caymayan, dolayısıyla da doğayı, dünyayı mahveden bir uygarlık olduğunu kanıtlayan bir belgedir Avustralya. Ancak o elverişli iklimde, sınırsız derecede genişlik içinde, insanlığın onca geliştirdiği mimarlık, mühendislik, şehircilik deneyimlerini kullanarak yaptığı yenilikler de var. İnsanlar dört başı bayındır evlerde oturuyor. Ön ve arka bahçeli, 130, 135 metrekare genişliğinde, ışıklı, sıcak sulu, önü arabalı, hepsi yüzme havuzlu değilse de banyolu, duşlu evlerde yaşayanların çoğunluğu işçilerdir. İnanılması zor, ama orda işçiler de içinde olmak üzere herkes çocuklarını okula gönderebiliyor. Eğitim, sağlık sorunu diye bir konu yok. Emeklilerin bütün bakımlarını devlet yerine getiriyor.
Sayfa 21 - Papirus YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Aborcinli ressamlar açıklamalarını daha çok gelecek kuşaklar için yapardı, çünkü onlara göre resim haberleşme aracıydı. Radyoları, gazeteleri, yazıları, kitapları olmadığı için ileti'lerini resme dönüştürüp bırakırlardı: "Bu topraklarda kangurular vardır, haberiniz olsun! Bu sularda gümüş renkli parlak balıklar vardır, avlanın! Bu topraklarda yılan boldur! Bu sularda timsah vardır, dikkat edin! Biz burda tok yaşadık, güneş başlı kadınlarla dans ettik, mutlu olduk, haberiniz olsun!" Resimleri birer ileti olarak yarınki kuşaklara bırakıyorlardı.
Sayfa 18 - Papirus YayınlarıKitabı okudu
İngiltere'ye ulaşan ilk raporlara göre madem çok uzaklarda, sadece "yabanıl" insanların yaşadığı büyük ve geniş bir ada/kıta var, kraliçenin izni, belki de buyruğuyla cezaevlerinden hırsız, katil, orosbu İngilizler, İrlandalılar, İskoçyalılar boşaltıp gemilere doldurularak posta bu ada/kıtaya sürgün edildi. Birden o ıssız, yabanıl boşluklar yeni bir olanak gibi görülüyordu. İngiltere temizlensin, sürülenler ne olursa olsun, o ilkel yaşam koşullarında ölürse ölsün. Aborcinler bunları da ellerinde ilkel avlanma araçları ve "didjeridu" denilen selâm borularıyla, dinsel bir susma içinde karşıladı. Ataların ufuklardan çıkıp gelen dirilmiş ruhu başka nasıl karşılanır? Ama o büyük suçlu orduları, işgalcilerin ellerine tutuşturduğu silahlarla nişan alıp onar onar, yüzer yüzer deviriyordu Aborcinleri.
Sayfa 14 - Papirus YayınlarıKitabı okudu
Aborcin denilen o insanlar kendi aralarında barışçıl yaşıyor, savaş bilmiyorlar. İlkel silahları sadece avlanmak içindi. Amiral Cook'un adamları karaya çıkar çıkmaz, ilk el de 40000 Aborcin öldürdü. Aborcinler kurşun renkli, oval büyük burunlu insanlar. Gelen beyazları kendilerini var eden ataların dirilip gelen ruhu sandılar. Koşarak, toplanarak atalarını en saygılı devinimlerle, seslerle karşılamak istediler. Karşılık olarak kafalarına, gövdelerine durmadan kurşun yediler. Atalar kurşun attığına göre bunca yıldır biriken suçlarının cezasını veriyorlar diye yorum yaptılar. Birdenbire 40 bin ölü.
Sayfa 14 - Papirus YayınlarıKitabı okudu
Avustralya'nın asıl insanları masal olmuş, bambaşka insanlardır. Onlara Aborcin (Aborigine) deniyor. Bunların kökü, Kimberley kayalarındaki resimlere bakılırsa, 60 000 yıl öncelere kadar varıyor. Bu resimlerin boyası ot, toprak, kan, altın, demir karışımı imiş. Eğer doğru ise altını demiri eritip kanla, toprağın ve otun rengiyle karıştırabilen gerçekten eski bir uygarlık söz konusu. 220 yıl önce gelip bu kıtaya el koyan İngilizler öyle kendilerinin dediği gibi buluşçu filân değil, işgalcidir.
Sayfa 13 - Papirus YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Buluşu gerçekleştiren, sonra bütününe el koyan, orayı 220 yıldan beri sömüren, sömürüye son dönemde USA'yı da ortak eden İngilizlerdir. Eklemek gerekir, asıl yöneten de onlar. Çünkü Avustralya hâlâ İngiliz Uluslar Topluluğu'na bağlıdır. Tamamının başında bir İngiliz vali var. Bu bağımlılık altında 1901'de birleşik (federatif) devlet kurulmuştur. Bu devletin, Tasmanya ile birlikte 7 eyaleti var. Şu an geçerli olan anayasası USA'dan kopya çekmişler. Belli ya, İngiltere'nin yazılı anayasası yok.
Sayfa 12 - Papirus YayınlarıKitabı okudu
Otuz üç yıl önce Hasanoğlan'da tanıştığımız Ali Sağın, o şimdi yerinde yeller esen enstitüyü bitirip öğretmen olmuş ama yurtta kalamamış. Kıyımdır, sürgündür derken, o güzel meslek Ali Sağın'a ağır gelmiş. Şimdi Sydney'de bir kumaş fabrikasında işçi. Şairliği de var. Ondan ileride gene söz edeceğim. Bana iki şiirini verdi. Bir tanesinde iş
Sayfa 11 - Papirus YayınlarıKitabı okudu
İster Türkiye'de, ister Avrupa'da bizim yurttaşlardan çoğunun Avustralya'yı Avusturya ile karıştırdığını gördüm. Sakın siz karıştırmayın. Birinin başkenti Viyana, birinin başkenti Canberra. Birinin uluslararası kısaltması A, birinin kısaltması AU. Biri şurda Avrupa'da küçük bir ülke, öbürü uzakta, başlı başına bir büyük kara parçası, bir kıta.
Sayfa 9 - Papirus YayınlarıKitabı okudu