Paul Haggis'in Çarpışma(Crash)filminin başlangıç sahnesindeki sözleri hatırlayalım:"Gerçek bir şehirde yürürken insanlar sana çarpar durur.Los Angeles'ta kimse sana dokunmaz.Hep bir metal ya da cam ardındayız.O dokunuşları öyle özlüyoruz ki,bir şeyler hissetmek için birbirimize çarpıyoruz."
Aşırı vericiysek iki sorunla iç içeyiz gibi gelir bana.Biri vericiliğin sınırını aşarak kendi hayatımızı tüketmemiz diğeri de başkası için tükettiğimizi düşündüğümüz hayatımızı aslında yine kendimiz için tüketmemiz.
Kendimizi nasıl tanımlıyoruz? Hayatı nasıl tanımlıyoruz? Olayları nasıl açıklıyoruz? Derdimizi nasıl anlatıyoruz? İlişkilerimizi, yaşadıklarımızı, hayallerimizi anlatırken hangi kelimeleri seçiyoruz, hangilerinin üzerine basa basa konuşuyoruz?