Edebiyat Kuramları ve Eleştiri kitaplarını, Edebiyat Kuramları ve Eleştiri sözleri ve alıntılarını, Edebiyat Kuramları ve Eleştiri yazarlarını, Edebiyat Kuramları ve Eleştiri yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Toplumcu gerçekçilik, Marksizmin bilgi teorisi ile Engels kanadından gelen Hegel’in estetiğini birleştirerek sanal eserini dış gerçekliği yansıtan ‘somut-genel’ olarak anlıyor. Aslında bu, Aristoteles’den günümüze kadar gelen bir sanat tanımının yeni bir kılık altında belirmesidir.
o çağlarda 'sanat' ve 'sanatçı' kavramları bugünkü anlamlarını taşımıyordu. Sanat eserinin güzelliği sayesinde estetik zevk uyandırması düşüncesi gelişmemişti. Gerçi insanoğlu ilkel çağlardaki mağara resimlerinden tutun da çeşitli çağlarda yaptığı eşyada, aletlerde, taş oymalarında, çömleklerde, kumaşlarda büyük bir sanat anlayışı, biçim endişeleri göstermiştir, ama bütün bu eserler belli bir işte kullanılmak üzere yapılırdı; salt güzelliğinden zevk alınacak bir sanat eseri kavramı henüz belirmemişti bile. Mısır sanatı üzerinde yetkiyle konuşanlar, Mısırlıların yarattıkları sanat eserleriyle sanat açısından ilgilenmediklerini söylüyorlar. Bunlar mezarlara konan, ya da insanları ölümsüz kılmak için yapılan şeylerdi. Eski Yunan'da da sanat eserinin uyandırdığı estetik yaşantının, sanat eseri yaratmak için yeterli bir neden olabileceği düşun- cesi henuz başlamamıştı.
Moran, anlatımcı kuramın nihai olarak işlevsel olmadığını, zira duyguyu anlamak için yazarın kişisel yaşantısına başvurmak zorunda olduğumuzu, oysaki önümüzde sadece eserin olduğunu belirtir. Bize göre ise eser her ne kadar kurmacada olsa yazarın bilinç ve bilinçaltını, hayalini ve gerçeğini, yani yazarın kendisini yansıttığını söyleyebiliriz. Özellikle içsel dünya dışsal dünyadan daha çok yazarın kendisidir ve onun biyografisini bilmeyi de gerektirmez.
Berna Moran'ı anlatımı ve kullandığı dil gerçekten çok akıcı. Edebi eserlere farklı ve pek çok açıdan nasıl yaklaşılabileceğini gösteren oldukça faydalı bir çalışma.