Fuzûlî suları kalbine doğru çeken kuvvetli bir girdâba benzer, derindir ve içlidir. Nedîm, bilakis fevvâre gibidir, suları havaya atar, şevk içindedir. Keder sevinçten daha derin göründüğü için Fuzûlî, Nedîm’den daha büyük görünür.
Bizi ezelden ebede kadar bir millet halinde koruyan, biribirimize bağlayan bu Türkçedir, bu bağ öyle metin bir bağdır ki vatanın hudutları koptuğu zaman bile kopmaz, hudutlar aşırı yine bizi birbirimize bağlı tutar. Türkçenin çekilmediği yerler vatandır" s. 84
Gençliğinde okuduğu eserleri bir daha eline almaz, tekrar eline alsa bile gelişi güzel karıştırır, sahîfelerde eski hâtıralarını arar ve kapar, maamâfih o eserler hakkında yine fikirlerini söyler; farkında olmaz ki onsekiz vahut yirmi yaşındaki zevki ve kafasıyle edindiği bir fikri kırk yahut elli yaşında tekrar ediyor. Çocukken okuduğumuz kitapların hepsi aynı kıymette miydiler? O kitapları bir daha elimize alırsak anlarız ki bâzılarını, sırf o yaşa mahsus bir lezzetle tatmışız, bâzılarını da o yaşta tam bir derecede anlayamamışız.
Türkçe'dir, bu bağ öyle metîn bir bağdır ki vatanın hudutları koptuğu zaman bile kopmaz, hudutlar aşırı yine bizi birbirimize bağlı tutar; Türkçe'nin çekilmediği yerler vatandır, ancak çekildiği yerler vatanlıktan çıkar, vatanın kendi gövde ve rûhu Türkçe'dir.