"Ufak tefek bir adamcağızdı. Kalın, simsiyah kaşlarının altındaki ufacık gözleriyle dünyaya ters ters bakardı. Bu bakışta kin vardı, haset vardı, günü gelince alınacak öçlerin hırsı vardı."
"Benim zamanımda o işler öyle kaplumbağa gibi mi yürürdü? Tavşan gibi, tavşan. Öyle bir iş görürdüm ki, işlerimin ardından değil tazı, kurşun bile yetişemezdi!"
Öyle bir sevgilim olsun istiyorum ki, ne demek istediğimi bakışlarımdan anlasın. Sözle değil, gözlerimizin bakışıyla anlaşalım. Sonra küçücük bir evimiz, çok değil, iki oda bir salonlu...