Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

El-Akidetü't Tahaviyye ve Şerhi

İbn Ebil-İzz el-Hanefi

El-Akidetü't Tahaviyye ve Şerhi Sözleri ve Alıntıları

El-Akidetü't Tahaviyye ve Şerhi sözleri ve alıntılarını, El-Akidetü't Tahaviyye ve Şerhi kitap alıntılarını, El-Akidetü't Tahaviyye ve Şerhi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Resûlullah şöyle buyurmuştur: "Allah'ım sahip olduğun ve kendi zatını isimlendirdiğin yahut Kitabında indirdiğin yahut kullarından birisine öğrettiğin yahut ta gayb ilminde kendi nezdinde sakladığın her bir ismin ile senden, Kur'an'ı, kalbimin baharı, göğsümün nûru, hüznümün uzaklaştırıcısı, keder ve üzüntümün gidericisi kılmanı niyaz ederim."
Şa'bî (rahimehullah) şöyle demiştir: "Yahudiler derler ki: Mesih Deccal çıkmadıkça ya da İsa gökten inmedikçe Allâh yolunda cihad yoktur. Rafiziler de şöyle derler: Mehdi çıktıktan sonra gökten bir münadi nida edinceye kadar cihad yoktur." (Lalekâî eş-Şâfıî, Usûl'î-Î'tikâd: 2406.) Ehl-i Sünnet ise şöyle der : İmam Tahâvi (rahimehullah) şöyle demiştir: "Hac ve cihad, iyileriyle kötüleriyle müslüman olan yöneticiler eşliğinde kıyamet gününe kadar geçerlidir. Hiç bir şey bunları iptal edemez ve bunların farziyetlerini kaldıramaz." (el-Akidetu't-Tahaviyye, 86.) İbn Ebi'l-İzz el-Hanefi şöyle demiştir: "Şeyh bu sözleriyle Hz.Muhammed (sav)'in soyundan er-Rıza çıkıp da gökten bir münâdi: 'Ona tabi olun.' diye sesleneceği vakte kadar Allâh yolunda cihad yoktur diyen Rafizilerin görüşlerinin reddedildiğine değinmektedir. Bu görüşün batıl oluşu, ona karşı herhangi bir delil getirmeye gerek bırakmayacak kadar açıktır. "İyileriyle kötüleriyle müslüman olan yöneticiler eşliğinde" ifadesine gelince; hac ile cihad, yolculuk yapmayı gerektiren iki farzdır. Dolayısıyla bu iki ibadette de insanları idare edecek ve düşmana karşı direnecek bir yöneticiye kaçınılmaz olarak ihtiyaç vardır. İşte bu husus,iyi olan yöneticiyle meydana gelebildiği gibi, günahkar yöneticiyle de meydana gelebilir."
Sayfa 471 - 472
Reklam
Şüphesiz ki tevhidin delile ihtiyacı yoktur çünkü o fıtratlarda yerleşmiş bir gerçektir.
“Bir şeye güç yetiremiyorsan onu bırak, gücün neye yetiyorsa ona bak.”
Sayfa 298 - guraba yayınKitabı okudu
İmam Tahâvî rahimehullah şöyle der: “Her kim (Allah’ı sorgularcasına): ‘Niye yaptı?’ diye sorarsa o, kitabın hükmünü reddetmiş olur. Kitabın hükmünü reddeden de kâfirlerden olur.”
Sayfa 304 - guraba yayınKitabı okudu
Bunlara kelâmcılar denilmesinin sebebi onların daha önceden bilinmeyen bir ilmi dile getirmiş olmaları değildir. Faydası olmayan fazladan söz söyledikderi/kelâm ettikleri için kelamcı olarak adlandırılmışlardır. Şafi'i rahimehullah şöyle demektedir: "Kelâm ehli hakkındaki hükmüm: Kuru hurma dalları ve ayakkabılarla dövülmeleridir. Aşiretler ve kabileler arasında dolaştırılmalı ve: 'Kitab ve Sünneti terkedip kelâma yönelenin cezası işte budur' denilmelidir.". Yine o şöyle demiştir: "Ben kelâm ehlinin öyle bir takım sözlerine vakıf oldum ki, bir müslümanın o sözleri söyleyebileceğini zannetmiyorum. Yüce Allah'a şirk koşma dışında kulun Allah'ın yasakladığı herşeye müptelâ olması, hiç şüphesiz kelâma müptelâ olmasından daha hayırlıdır.
Sayfa 190 - GurabaKitabı okuyor
Reklam
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem söyle buyurmaktadır: "Her doğan, fıtrat üzere doğar; ama ana-babası onu yahudi,hıristiyan ya da mecûsî yapar."
Sayfa 81 - Malik (1/241); Buhârî (1358, 1359, 1385, 4775, 6599); Müslim (2658); İbn Hibbân (129, 130, 133)
Rubûbiyyet Tevhidi'nin İspatı
Ebû Hanife (Allah'ın rahmeti üzerine olsun) 'den nakledildiğine göre; kelâm ile uğraşan bir takım kimseler rubûbiyyet tevhidinin kabulü ile ilgili olarak onunla bir tartışmaya girişmek istediler. Onlara dedi ki: "Bu mesele hakkında sizinle konuşmadan önce bana şu hususta görüşünüzü bildiriniz; Dicle'de bir gemi var, gidiyor. Yiyecek, eşya ve buna benzer pek çok malzemeyi bizzat kendisi kendisine yüklüyor ve yine kendi kendisine dönüyor, kendi kendisine demirliyor. Kendi kendisine yükünü boşaltıyor ve aynı şekilde geri dönüyor. Bütün bunlar herhangi bir kimsenin idaresi söz konusu olmaksızın cereyan ediyor. Ne dersiniz?" Onlar: "Bu imkânsız bir şeydir. Kesinlikle böyle bir şey olmaz." deyince onlara cevaben dedi ki: "Bir gemi için bu imkânsız olduğuna göre yukarısıyla, aşağısıyla bütün bu kâinatta böyle bir şey nasıl olur?"
Sayfa 82
30 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.