Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Başbakan R. Tayyip Erdoğan'ın Tarih Tezleri'ne

El- Cevap

Sinan Meydan

Sayfa Sayısına Göre El- Cevap Sözleri ve Alıntıları

Sayfa Sayısına Göre El- Cevap sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre El- Cevap kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
1950’de Demokrat Parti’nin (DP) iktidara gelmesiyle, Türk Devrimi’yle hesaplaşma dönemi başlamıştır. Devrimleri “Halka mal olmuşlar ve olmamışlar” diye ikiye ayıran, “Siz isterseniz hilafeti bile geri getirebilirsiniz,” diyen DP lideri Adnan Menderes, önce Atatürk’ün yarım kalan “Dinde Öze Dönüş Projesi"ni tamamen yok etmiştir.
Harf Devrimi’ni bilirdik de Latin harfleri diye bildiğimiz o harflerin aslında GöktürkEtrüsk kökenli harfler olduğunu, dahası bu devrim yasasının adının “Latin Harflerinin Kabulü değil “Yeni Türk Harflerinin Kabulü” olduğunu bile bilmezdik.
Reklam
Atatürk Devrimi’nin neredeyse bütün kazanımlarına ilk darbeyi vuran Adnan Menderes, siyasi rakibi İsmet İnönü’ye karşı kullanmak için içi boş bir “Atatürk kültü” oluşturmak istemiştir. Bunun için Türkiye’nin her yanını Atatürk heykelleriyle donatmış, paralara yeniden Atatürk fotoğraflarını koymuş (oysaki yasaya göre paralara kim cumhurbaşkanı olursa onun fotoğrafı konulacaktı), yetmemiş Ticani Tarikatı’nın Atatürk heykellerine yaptığı saldırıları bahane ederek Atatürk’ü Koruma Kanunu’nu çıkarmıştır. Gerçeklerden habersiz biri, Menderes’in bu çalışmalarına bakarak onu gerçek bir Atatürkçü sanabilir, ancak DP dönemi hakkında az çok bilgi sahibi olan herkes bilir ki Menderes, Atatürk Devrimi'ne en büyük darbeyi vurmuş birkaç siyasetçiden biridir.
Tarihin bir " silah " olduğunu bilmezdik eskiden! Birilerinin siyasi amaçları için tarihi kullanabileceginin farkında değildik! Örneğin, ABD'nin iki kutuplu dünyada Rusya'ya ve Avrupa'ya karşı ve tek kutuplu dünyada BOP için " Osmanlı'nin savasciligiyla motive olmuş, Islamcı Türk gençlerine ihtiyaç duyabileceğini " nereden bilebilirdik ki ? Çünkü tarih derslerinde 1938'den sonrası anlatilmazdi. 1938'de Atatürk ölmüş zaman durmuş, tarih bitmiş gibiydi bizim için! Tarihimizin en yakın dönemleri adeta " karanlık çağ " gibiydi. 1071'de neler olduğunu bilirdik de 1950'de neler olduğunu bilmezdik. 500 yıl önce yaşamış Fatih'i az çok tanırdık da 60 yıl önce yaşamış Menderes'i tanımazdık. Sanki birileri 1938'den sonrasını öğrenmemizi istemiyor gibiydi. Tabii o günlerde bizlere ogretilmeyen bu " karanlık çağın " , ABD-SSCB etkisindeki iki kutuplu dünya çağı olduğunu, bu çağda Türkiye'nin ABD'ye " göbekten bağımlı " hale gelerek ulusal onurunu kaybettiğini de bilmiyorduk! Sonradan koyduk taşları üst üste...ABD'nin bizi bir taraftan " Osmanlı ve Islam " gazıyla gazlarken, diğer taraftan sut tozuyla, çikolatayla, yumurtayla neden beslediğini sonradan anladık! ABD'nin, Atatürk'ün yüzyılın basında emperyalizmi dize getirerek kurduğu tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti yerine " Anadolu Birleşik Devletleri " veya " Yakındoğu Federasyonu " adıyla bir " hilâfet devleti " kurmayı planladığını anladığımızda, neden bizlere " fetihci- islamcı " bir Osmanlı tarihi öğretildiğini de anlamıştık.
Tarihin bir "silah" olduğunu bilmezdik eskiden! Birilerinin siyasi amaçları için tarihi kullanabileceğinin farkında değildik! Örneğin, ABD'nin iki kutuplu dünyada Rusya'ya ve Avrupa'ya karşı ve tek kutuplu dünyada BOP için "Osmanlı'nın savaşçılığıyla motive olmuş, İslamcı Türk gençlerine ihtiyaç duyabileceğini" nereden bilebilirdik ki? Çünkü tarih derslerinde 1938'den sonrası anlatılmazdı. 1938'de Atatürk ölmüş zaman durmuş, tarih bitmiş gibiydi bizim için! Tarihimizin en yakın dönemleri adeta "karanlık çağ" gibiydi. 1071'de neler olduğunu bilirdik de 1950'de neler olduğunu bilmezdik. 500 yıl önce yaşamış Fatih'i az çok tanırdık da 60 yıl önce yaşamış Menderes'i tanımazdık. Sanki birileri 1938'den sonrasını öğrenmemizi istemiyor gibiydi. Tabii o günlerde bizlere öğretilmeyen bu "karanlık çağın", ABD-SSCB etkisindeki iki kutuplu dünya çağı olduğunu, bu çağda Türkiye'nin ABD'ye "göbekten bağımlı" hale gelerek ulusal onurunu kaybettiğini de bilmiyorduk! Sonradan koyduk taşları üst üste… ABD'nin bizi bir taraftan "Osmanlı ve İslam" gazıyla gazlarken, diğer taraftan süt tozuyla, çikolatayla, yumurtayla neden beslediğini sonradan anladık! ABD'nin, Atatürk'ün yüzyılın başında emperyalizmi dize getirerek kurduğu tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti yerine "Anadolu Birleşik Devletleri" veya "Yakındoğu Federasyonu" adıyla bir "hilafet devleti" kurmayı planladığını anladığımızda, neden bizlere "fetihçi-İslamcı" bir Osmanlı tarihi öğretildiğini de anlamıştık.
Sayfa 25 - İnkılap Kitabevi - Genişletilmiş 12. Baskı 2020Kitabı okudu
tarih dersleri başta olmak üzere Türkiye'de, okullarda hangi derslerin, hangi kitapların, ne şekilde okutulacağına kadar eğitimle ilgili temel politikalara karar vericiler arasında 1949'dan bugüne ABD'nin çok önemli bir yeri vardır. "Nasıl yani?" dediğinizi duyar gibiyim! Şöyle ki: 27 Aralık 1949 tarihinde "Türkiye ve ABD hükümetleri Arasında Eğitim Komisyonu Kurulması Hakkında Antlaşma" imzalanmıştır. Anlaşmanın 1. maddesine göre Türkiye'de "Birleşik Devletler Eğitim Komisyonu" adıyla bir eğitim komisyonu kurulacaktır. Komisyonun giderleri Türkiye'nin ABD'ye olan borcundan karşılanacaktır. Komisyonun amacı, "Eğitim programının idaresini kolaylaştırmaktır". Komisyon, dördü Türk, dördü Amerikalı sekiz üyeden oluşacak, başkanı da ABD büyükelçisi olacaktır. ABD'li üyeleri ABD dışişleri bakanı atayacaktır. Komisyon doğrudan doğruya ABD Dışişleri Bakanlığı'na bağlı ve onun denetiminde olacaktır. Komisyonun veznedarını bile ABD dışişleri bakanı onaylayacaktır. Komisyon, yabancıların verecekleri burslar için hoca, araştırmacı ve öğrenci önerecek, eğitim programları düzenleyecek ve Amerikalıların Türk eğitim sistemi içinde nerede ve nasıl görev yapacaklarını belirleyecektir.
Sayfa 26 - İnkılap Kitabevi - Genişletilmiş 12. Baskı 2020Kitabı okudu
Reklam
27 Aralık 1949 tarihinde " Türkiye ve ABD hükumetleri arasında eğitim komisyonu kurulması hakkında anlaşma" imzalanmıştı. Anlaşmanın 1. maddesine göre Türkiye'de "Birleşik Devletler Eğitim Komisyonu" adıyla bir eğitim komisyonu kurulacaktır. Komisyonun giderleri Türkiye'nin ABD'ye olan borcundan karşılanacaktır...... Komisyon dördü Türk, dördü Amerikalı sekiz üyeden oluşacak, başkanı da ABD Büyükelçisi olacaktır. ABD'li üyeleri, ABD dışişleri bakanı atayacaktır. Komisyon doğrudan doğruya ABD dışişleri bakanlığına bağlı ve onun denetiminde olacaktır. Komisyonun veznedarlarıı bile ABD dışişleri bakanı onaylayacaktır. Anlaşmaya göre ABD vatandaşlarına yapılacak öğretim ve araştırma giderlerini de Türkiye ödeyecektir. Aynı durum ABD'deki Türk öğrencileri için de söz konusudur.
Türkiye- Abd eğitim antlaşması !!!
DP lideri Adnan Menderes, Önce Atatürk’ün yarım kalan “Dinde Öze Dönüş Projesi” ni tamamen yok etmiştir. Din propagandasının alıp başını gittiği, dinci tarikatçı işbirlikçi Saidi Nursî’nin gizli açık parlatıldığı bu dönemde, Atatürk’ün Tarih ve Dil Tezleri Projesi de büyük bir darbe yemiştir. ABD ile yapılan eğitim antlaşması doğrultusunda önce Atatürk’ün 1930’da hazırlatıp okullarda okuttuğu dört ciltlik, Anadolu Türk tarihini MÖ 2OOO’ lerden başlatan bilimsel ve kültür-uygarlık eksenli tarih kitapları müfredattan kaldırılmış, sonra Türk Milli Eğitimi’ ni kontrol eden ABD’ li uzmanların gözetiminde Anadolu Türk tarihini 1071 Malazgirt efsanesine indirgeyen, Türklerin kültür uygarlıkları yerine Türklerin göçebelikleri, savaşçılıkları, dindarlıkları fetihçilikleri gibi konulara yer veren yeni tarih kitapları hazırlatılıp okutulmaya başlanmıştır.
Sayfa 27 - Inkılâp kitabeviKitabı okudu
Değişen tarih ?
ABD ile yapılan eğitim anlaşması doğrultusunda önce Atatürk'ün 1930'da hazırlatıp okullarda okuttuğu dört ciltlik, Anadolu Türk tarihini MÖ 2000'lerden başlatan bilimsel ve kültür-uygarlık eksenli tarih kitapları müfredattan kaldırılmış, sonra Türk Milli Eğitimi'ni kontrol eden ABD'li uzmanların gözetiminde Anadolu Türk tarihini 1071 Malazgirt efsanesine indirgeyen, Türklerin kültür-uygarlıkları yerine Türklerin göçebelikleri, savaşçılıkları, dindarlıkları, fetihçilikleri gibi konulara yer veren yeni tarih kitapları hazırlatılıp okutulmaya başlanmıştır.
Sayfa 27 - Sinan MeydanKitabı okudu
1950'lerden itibaren Türkiye'nin yeni tarih tezinin adı artık Türk Tarih Tezi değil, Türk İslam Sentezi'dir. DP döneminde bu yeni tarihe uygun olarak, Atatürk'ün 1933 Üniversite Reformu sırasında üniversiteyle bağlantılarını kestiği hocalar da dahil "ırkçı-Turancı ve İslamcı" hocalar yeniden üniversitelere yerleştirilmiştir. DP, Türk tarihinin İslam öncesi köklerini -din dışı olarak gördüğünden- bir tarafta bırakmış, Türklerin Müslüman olduktan sonraki dönemlerini, özellikle de Osmanlı dönemini dinsel motifleri iyice ön plana çıkararak anlatma yoluna gitmiştir.
Sayfa 27 - İnkılap Kitabevi - Genişletilmiş 12. Baskı 2020Kitabı okudu
287 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.