Öncelikle kitabı çok beğendim. Kitabın birinci kişi tarafından birebir anlatılması, yaşananların gerçek olması insanı yeterince şaşırtıyor, yeri geliyor öfkelendiriyor, yeri geliyor üzüyor. 21.yüzyılda bu yaşananların gerçek olması akıl alır gibi değil.
Kitabın yazarı olan gazeteci Adem Köse Suriye deki iç savaşı anlatmak, belgesel çekmek için yanına kameraman arkadaşı Hamit i de alarak Suriyeye gider ve Esed rejimi tarafından esir tutularak yeraltı zindanlarına mahkum edilir. Burada geçirdikleri 2 ayda bir çok üzülme şahit oluyorlar.
Dövülerek öldürülen genç, askerlerin alay etmek için ördek yürüyüşüyle tuvalete çıkarttıları alim, sırf su istediği için dövülerek işkence gören adam, 10 12 yaşındaki çocukların acımadan dövülmesi ve daha bir çok zulüm...
Adem Köse'nin karanlık hücresinde duyduğu bu işkence sesleri nedeniyle uykuları bölünüyor. Yapılan bu zülümlere karşı Kuranı Kerim okuyarak huzur buluyor Adem Köse. Tuvalet için belirli saatler oluyor ve bu saatlerde sadece tuvalete gidilebiliyorlar.Tuvalet saati geldiğinde askerler mahkumlar tuvalete girene kadar yol boyunca coplarıyla vurmak için sıraya geçiyorlar.
Yaklaşık 3 ay sonra Türkiye nin yoğun uğraşları sonucunda başbakan, dış içleri bakanı ve İHH nın da devreye girmesiyle buradan kurtulup Türkiye ye dönüyorlar.
Ben yazara teşekkür etmek istiyorum. İyi ki bu yaşadıklarını yazıp anlatmış böylelikle yapılan zulme bizler de şahit oluyoruz. Esed rejiminin çocuk, kadın, yaşlı demeden yaptığı bu zulüm utanç verici gerçekten. Ben bu kitapta vatanını savunan, zulme karşı gelmek için öleceğini bilse de direnen Suriyelilerin de olduğunu gördüm.