Umay: Eski Türk panteonunda yer alan, çok iyi tanıdığımız az sayıdaki tanrıdan (Tanrılar) biridir. Bu sözcüğü zikreden Kâşgarlı Mahmud, onu "plasenta" olarak tercüme etmektedir. Nitekim umay, gerçekten böyle bir işlevi yerine getirmektedir. Plasenta ile yakın ilişki içindedir; yeni doğmuş olanları korumakta ve belki de bir doğurganlık tanrıçasının, hatta bir ana tanrıçanın işlevini yerine getirmektedir. Umay, kiremitten yapılmış kısa Ulan Bator Yazıtında "haram", "imparatoriçe" anlamına gelen hatun sıfatını taşımakta ve hanın, yani hükümdarın, göğün (Tengri) yanında yer almaktadır. Tonyukuk Yazıtında ise, Umay aynı zamanda hem gök tanrı hem de kutsanmış yer-sub beraberliği ("Yer ve Su") ile birlikte anılmaktadır. Bunlar, ordu komutanının iradesi üzerinde baskı kurabilmek için birleşmişlerdir. Kültigin Yazıtından, imparatoriçenin umaya benzediğini öğrenmekteyiz. Aynı şekilde Türkçe Turfan metinlerinde de geçmekte ve Kıpçaklar tarafından bilinmektedir. Umayın yer ile olan benzerliği, gök ile olan olası bir dualizm vs. konusunda çeşitli varsayımlarda bulunulmuştur. Kâşgarlı Mahmud taşları tekrar yerli yerine oturtmakta ve "Eğer umaya
tapınılırsa, bir çocuk dünyaya gelir" diyerek, konuyu anlamaya oldukça katkıda bulunmaktadır.