7 Cilt Takım

Et-Tefsirü'l Hadis

İzzet Derveze

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Kur'an'da, Musa (a)'dan sonrasına ait olan bazı,sifrelerin Peygamber (s) zamanda Yahudilerin ellerini de dolaşmakta olduğunu gösteren ip uçları vardır
Kalu Bela Olayı
[Rabbin, Ademoğullarından, onların bellerinden zürriyetlerini almış ve: Ben sizin Rabbiniz değil miyim? diye onlan kendilerine şahit tutmuştu. "Evet (buna) şahidiz!" dediler. Kıyamet günü "Biz bundan habersizdik!" demeyesiniz. Yahut: "(Ne yapalım) daha önce babalanmız (Allah'a) ortak koştu, biz de onlardan sonra gelen
I, 543-544
Reklam
Allah'ı Vekil Tutmak Ne Anlama Gelir?
[(O) doğunun ve batının Rabbidir. O'ndan başka tanrı yoktur. Yalnız O'nu vekil tut. (Müzzemmil 73/9)] İlk kez geldiğinden ötürü buradaki ayetlerin sonuncusu (9. ayet) büyük önem taşımaktadır. Çünkü bu ayetlerde, halkı Allah'tan başka evliya, şefaatçi ve yardımcılar edinen, neredeyse halkın kendilerini Allah'ın dışında Rabb'ler edinecekleri lider takımının böbürlendiği (istikbâr) bir muhitte; Allah'ın tekliği ve rubûbiyetinin kapsayıcı olduğu ilan edilmiş; sadece O'nu vekil ve dayanak kabul etmeye çağrıda bulunulmuştur. Bu ayet böylece şirke, Allah'tan başka varlıklara kulluğa, yakarmaya ve yönelmeye karşı vurulan ilk Kur'ani darbe; sadece Allah'ın Rabblığının evrensel olduğunun ilk anlatımıdır. Bu (tevhid) İslam'ın esası ve mesajının özüdür.
I, 92
Fitne Kalkıncaya Kadar Savaşın Ne Demektir?
Yine bazı alim ve müfessirlerin "Kılıç ayeti" dedikleri (müşrikleri topyekün öldürün) ayeti de (onlara göre) Bakara 190. ayeti neshetmiştir. Birçok Kur'an alim ve müfessiri, "Fitne kalkıncaya ve din yalnız Allah'a ait olana kadar onlarla savaşın. Eğer vazgeçerlerse artık zalimlerden başkasına düşmanlık olmaz." (Bakara
I, 234-236
Kuran'daki "Eskilerin Masalları" İfadesi Ne Anlama Geliyor?
[Kendisine ayetlerimiz okunduğu zaman; "eskilerin masalları" dedi. (Kalem 68/15)] "Esâtiru'l-Evvelin" (Öncekilerin Mitolojileri / Hikâyeleri) "Esâtîru'l-Evvelîn" ifadesi, kafirlerin Kur'an hakkındaki iddialarını anlatmak için Kur'an'da çok kez tekrar edilmiştir. Bu cümle veya daha doğrusu esâtîr kelimesi şu an, asla olmayan, saçmalık ya da hurafenin geçerli olduğu kıssaları ifade emektedir. Ne var ki gördüğümüz kadarıyla bu kelime Kur'an'da sadece bu anlamda kullanılmamış aynı zamanda aralarında, elden ele dolaşan Hıristiyan ve Yahudilerin kitapları dahil olmak üzere öncekilerin kitapları ve sahifelerine işaret maksadıyla da (Kur'an'da) yer almıştır. Furkan Sûresi'ndeki bir ayet bu izahı desteklemektedir: "Evvelkilerin masalları, onları yazdırmış, sabah akşam onlar kendisine okunuyor." dediler."(Furkan 25/5) Öyle ki, Kafirler Peygamber'in okumuş olduğu Kur'an'ın vahiy olmadığını ve O'nun ellerde dolaşan ilk kitaplardan iktibas edip yazdırmış ve ezberlemiş olduğunu söylemek istemektedirler. Sûredeki bu ifade aslında, bu ayetlerden önce nazil olan ayetlerin, hacim itibariyle kayda değer bir halde olduğunu ispatlamaktadır ki, bu yüzden kafirler nazil olan ayetler ile kendi söyledikleri arasında uygunluk ve konu benzerliği görmüşlerdir. Sürenin tertibi hakkında söylediklerimiz de bu görüşü desteklemektedir.
I, 67
Araftakiler Kim?
[İki taraf arasında bir engel ve yüksek surların gedikleri üzerinde de (hem cennetlikleri hem de cehennemlikleri, yüzlerindeki) işaretleriyle tanıyan erkekler vardır. (Bunlar), henüz cennete girmemiş olan, fakat kapısında girmeyi bekleyen cennet halkına: "Selam size!" diye seslendiler. Gözleri ateş halkına çevrildiği zaman da;
I, 491
Reklam
İncir ve Zeytine Yemin Neyi İfade Ediyor?
[Tin ve zeytine andolsun. (Tin 95/1)] Tin ve zeytûn hakkında değişik görüşler vardır. Bir görüşe göre bunlar bilinen iki meyvenin adıdır. Allah birçok faydasından dolayı bu iki meyveye yemin etmiştir. Bir başka görüşe göre ise, “Tin” Dimeşk Camii'ni, "Zeytûn" ise Kudüs Camiini sembolize etmektedir. Bunlardan başka içerisinde zorlamalar ve gariplikler bulunan bazı görüşler daha bulunmaktadır. Bize göre bu ikisi (Tin ve Zeytûn) ile eski zamanlardan beri incir ve zeytin bağları ile tanınmakta olan Filistin'e işaret edilmek isteniyor olabilir. (2) Bu, Kur'an'ın ilk dinleyicilerinin (okuyucularının) da bildikleri bir durumdu. Öyle ki, İsa (a) ve ondan önce bazı peygamberler Filistin'e peygamber olarak gönderilmişlerdir. (Bu şekilde) Allah'ın yemin ettiği isimlerde bir tenasüb (örtüşme) söz konusudur. Zira, Allah risalet ve vahyi ile şereflendirdiği üç bölgenin adına yemin etmiştir. Bunlar Mekke, Filistin ve Tûr-i Sina'dır. (2) Bu şöhret çok eskiye dayanır. Tevrat'ın Tesniye Bölümü, Bab 6'da geçtiğine göre, Allah İsrailoğulları'na bu bağları bahşetmiştir ki, orada şöyle bir pasaj vardır: "Ve vaki olacak ki, şehirleri, senin doldurmadığın bütün iyi şeylerle dolu evleri ve senin kazmadığın kazılmış sarnıçları ve senin dikmediğin bağları ve zeytinleri sana vermek üzere, seni Mısır diyarından çıkaran Rabbi unutma." Tesniye 6/10-12
I, 327-328
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.