Varoluş Oyunu 1

Evrensel İşleyiş ve Ruhların Hasadı

Can Arif

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Öyle bir zamandayız ki hem gezegenin hem de üzerinde yaşayan insanların tekamülde bir büyük devreyi geride bırakacakları evrensel bir fenomenin en kritik noktasındayız. yaşadığımız gerçekten de zor olmasına rağmen son derece kıymetli ve içinde muazzam fırsatlar taşıyan bir değişim-dönüşüm devresidir. Bu keyifli ve zorlayıcı yolculukta sanıyorum idrakine adım adım vardığımız en önemli şey, sonsuz şekil ve idrakte tezahür eden Varoluş’un muazzam ve sonsuz bir Birlikle ve gizemle kaplı olduğudur.
Aydınlananlar, uykudan başını kaldıranlar, rüyaya uyananlar, illüzyonu fark edenler, bilinçte genişlik ve derinlik yaşayanlar ve diğerleri; kim ve ne olduğumuza bakmaksızın, hiçbir şey ve hiçbiri bizim liyakatimiz değildir. Tıpkı derin uykuda olanların suçlu olmadıkları gibi. Bu BİR’in oyunudur ve aynı/tek kaynağın tohumları bu oyunda çiçek olur, çiçek ağaç olur, ağaç meyve verir, meyve toprağa düşer ve ondan düşen tohum yeniden toprağa karışır... Ne tohumun meyveye ne de meyvenin tohuma üstünlüğü vardır. Hepsi de BİR’dir ve oldukları gibidir kaderin çarkında.
Reklam
Varoluş’un kendisini ifade etmesine izin veren bir kabul içinde kendini büyüten her varlık, bu kritik dönemde büyük bir fırsata sahiptir. Çünkü bilgiler herkese açılmıştır ve şu an gezegeni kuşatan enerji, kalbin ve evrensel sevginin yolunu seçen her varlık için son derece elverişli ve katkı sağlayıcıdır. Bu zamanlar, gerçekten de bilincin en yüksek potansiyel kazandığı zamanlardır. Zira bu büyük devre sonu dediğimiz gezegensel geçiş ve hasat vaktidir.
Yaşam kendini yaşar, biz ayrı ayrı yaşayan ve yaşanılan değiliz. Biz hepsi ve hiçbiriyiz. Biz tüm olup bitenin nihai kaynağı ve gözlemcisiyiz. Gerçekte oyun kendini yaratır, ne suçlu vardır ne de sorumlu. Biz nedensiz olan, tüm nedenlerin kaynağı, tüm oluşların olmayışı, tüm varoluş ve olmayışın ötesi ve tek-sonsuz olanız.
Şu bir gerçek ki günlük yaşam içinde düşük düzeyli arzular bilinci ve dikkati dünya oyununda tutarken ve böylece illüzyonun perdesi kalınlaşırken, ‘‘ben kimim?’’ ve ‘‘burada ne yapıyorum?’’ gibi en temel ve gerçek soruları sorduracak olan uyanış arzusuna sahip olmak güçtür. Ancak her durumda devreye bir katalizör girebilir ki çoğumuzun uyanış süreci genellikle zorlayıcı ve bazen de travmatik katalizörlerle doludur. Çünkü uykudan başını kaldırıp içeri dönmek ya da ilerlemek için insan varlığının buna ihtiyacı vardır. Fakat yine de en büyük katalizör, her şeyin BİR olduğunu söyleyen anlayışlardır ki devre sonu itibariyle hepimizin kullandığı katalizör de budur.
Reklam
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.