Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

9 Cilt

Felsefe Ansiklopedisi

Orhan Hançerlioğlu

Felsefe Ansiklopedisi Sözleri ve Alıntıları

Felsefe Ansiklopedisi sözleri ve alıntılarını, Felsefe Ansiklopedisi kitap alıntılarını, Felsefe Ansiklopedisi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Tımarhaneden ya da idealist düşünürlerin okulundan çıkmamış her insan, dünyanın kendi benliği dışında varolduğunu bilir."
Sayfa 329 - 1. CiltKitabı okudu
ADIAPHORIE: Duygusuzluk. ADIAPHORON: Umursamazlık, İlgisizlik. ADÎMÜLİMKÂN: Olanaksız.
Sayfa 26 - Remzi KitapeviKitabı okudu
Reklam
BENLİK. (Os. Eneiyet, Fr. Ego) Kişinin kendisi için edindiği bilinçlilik... Ruhbilim terimi olarak hemen bütün dillerde Yunan asıllı ego deyimiyle dile getirilen benlik, Fransızcada aynı anlamda kullanılan individualite (bireyselcilik), personnalite (kişilik) ve arrogance (kendini beğenmişlik) deyimleriyle karıştırılmamalıdır. Benlik, insanın kendi ben'i üstündeki bilinçli bilgisidir. İnsan, kendisi üstünde edindiği bilgiyi başkalarının kendisini nasıl gördüğü bilgisine katarak benliğini oluşturur. Türk Dil Kurumunca bu deyimle birçok ruhbilim terimleri özleştirilmiş ve önerilmiştir.
Sayfa 151 - Remzi KitabeviKitabı okudu
Aristoteles, tinsel ağrı duygusunu, tensel doygunluğa ulaşamamak ya da bu doygunluğu aşmakla açıklamıştır. Aristoteles'e göre tinsel duygularımız, tensel isteklerimizin gerektiği ölçüde karşılanmamasından doğarlar. Örneğin aç bir insan, yeterince doymamış ya da yettiğinden daha çok doymuşsa tinsel acı duyar. Daha sonra Descartes, tinsel acı'nın insana zararlı olanın zihinde yansımasıyla meydana geldiğini ileri sürmüştür. Faydacılık ve pragmacılık çğretileri de bu temelden yola çıkmışlardır. Faydacılara göre acı veren, yararsız olandır. Pragmacılara göre acı veren, pratik yanlıştır. Pratik olarak yanlış davranıp davranmadığımızı bu ölçüyle anlayabiliriz, davranışımız bize acı vermişse yanlış davranmışız demektir... Acı ve haz, bütün canlıların ana itkileridir. Hayvan ve insan, acıdan kaçar ve hazza yönelir. Bu güçlü itkiler birçok felsefe öğretilerinin temel ilkeleridir. Antik Çağ Yunan felsefesini kaplayan mutluluk temasının temelinde bu itkiler yatmaktadır. Hazcılık ve Kirene okulu öğretileri acı-haz karşıtlığı üzerine kurulmuştur. Sokrates'e göre acıdan kaçmak ve hazza yönelmek ancak bilgiyle gerçekleşebilir. Yaramıza bıçak vurdururuz, çünkü bilgi ilerde ki büyük acıdan korunmak için şimdiki acıya katlanmamızı gerektirir. İnsan, acıdan bilgisizce kaçar ve hazzı bilgisizce isterse, yarasına bıçak vurdurmaz ve ölür.
Sayfa 18 - Remzi KitabeviKitabı okudu
DEDİKODU. (Tr. Toplumbilim) Gelenek ve göreneklere aykırı davranışların toplumsal eleştirisi... Toplumbilimde bu anlamı dile getiren dedikodu (Fr. Commerage) genellikle kıskançlıktan doğan haksız suçlamaları içerir. Çekiştirme deyimiyle anlamdaştır, çekiştirilenin arkasından yapılır. Bireysel kaynağı kıskançlık, haset, başkasına atma, kendini yüceltme vb. gibi ruhbilimsel etmenlerdir. Toplumsal kaynağı işsizliktir.
Sayfa 274 - Remzi KitabeviKitabı okudu
ALÇALIŞ. (Os. İnhitât, Tedenni; Fr. Decadence) Bir yükselişi izleyen düşüş ve gerileme... Toplumbilim terimidir. Toplumların evrimini izleyen gerileme evreleri, bir geriye gitme anlamında değil, daha çok ilerleyememe anlamındadır. Bu alçalış evresi, temel çelişkinin aşılmasıyla sona erer ve yeni bir yükselme evresi başlar. Çelişkilerini aşamayan toplumlar büsbütün yok olurlar. Bk. Toplum. ALÇAKLIK. (Os. Denaet, Fr. Lâchete) Törece çok kötü sayılan işlemleri yapanın durumu... Bu işlemleri yapana da alçak (Os. Deni, Fr. Lâche) denir. Törebilim ve toplumbilim deyimidir. Dilimizdeki dünya sözcüğü de Arapça denaet sözcüğünden gelir. Tanrıbilimsel anlamda dünya aşağılık bir yer sayılır. Bk. Değer Kuramı.
Sayfa 39 - Remzi KitabeviKitabı okudu
Reklam
Tarımsal üretimin hızı, sanayi üretiminin hızına hiç bir zaman yetişemez. Bunun başlıca nedenlerinden biri, tarımda üretilen artık-değerin bir bölümüne toprak rantı adı altında asalak toprak sahiplerinin el koymasıdır (Bk. Rant). Geribıraktırılmış ülkelerin temel ıraları, tarımcı topluluk (Os. Cemâatı zirâîye, Fr. Communauté cultivateur, İng. Farming community)'lar oluşlarıdır. Kentliye göre köylünün kafa ve cüzdan yoksulluğu ne orandaysa, gelişmiş ülkeye göre tarımcı ülke lerin kafa ve cüzdan yoksulluğu da o orandadır. Hele anamalcı ülkelerle bunların peşine takılan ve anamalcı yapıda gelişmeyi olanaklı sanan geribıraktırılmış zavallı ülkelerde küçük tarım üreticileri, ya tümüyle yoksullaşma ya da proleterleşme yolundadırlar ve bundan asla kaçınamazlar. Toplumcu üretim düzenine geçmeyi başaran tarım ülkeleri tarımı kollektifleştirme yoluyla sorunu çözümlemişlerdir. Ne var ki bu da yetmez, bir yandan da ülkenin hızla sanayileştirilmesi gerekir. Lenici toplumculuğun kuruluş plânında iki temel öğe bunlardı. Lenin şöyle der: «Tüm toplumsal gelişmenin dayanağı olarak toplumcu işletmecilik örgütlenmesinin temeli sanayidir» (Lenin, Yapıtlar, c. XXXII, s. 235-6). «En büyük anamalcı ülkenin ulaştığı tekniğin ve kültürün başarılarından yararlanmadan sosyalizme gidilemez» (İbid, c. XXVII, s. 342-3). Tarım kesimi, devletin anamal yatırımı olmaksızın, çagdaş teknik araçlarla donatılmaksızın, kentlerle mal değişimi yapılmaksızın; eşdeyişle çok gelişmiş bir sanayie dayanmaksızın süreklı olarak artık-ürün kaynağı olamaz.
Sayfa 234 - Cilt 6
biricik
Alman düşünürü Max Stirner de Der Einzige und sein Eingetum adlı yapıtında, "Ben biricik'im, beni benden başka hiçbir şey ilgilendirmez." sonucuna varır. Stirner bu sonuca şu anlayışla varmaktadır: "Hiç bir kavram beni tam olarak niteleyemez, benim olarak gösterilen niteliklerden hiç birisi de beni olduğum gibi gösteremez."
Sayfa 184 - Cilt 1
Her varlık, kendisinden daha üstün bir varlığı oluşturma süreci doğrultusunda doğar, yaşar ve göçer.