Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Felsefenin Kısa Tarihi

Ahmet Cevizci

Felsefenin Kısa Tarihi Sözleri ve Alıntıları

Felsefenin Kısa Tarihi sözleri ve alıntılarını, Felsefenin Kısa Tarihi kitap alıntılarını, Felsefenin Kısa Tarihi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
doğa bilimlerinin evrensel aklı veya pozitivist metodolojisiyle özellikle tarih bilimi ve kültür alanında anlamanın mümkün olmadığını iddia eden hermeneutik, ilk baştan itibaren beşeri veya sosyal bilimlerin metodolojisiyle doğa bilimlerinin metodolojisinin farklı olduğunu ileri sürer. Zira beşeri bilimlerde doğa bilimlerindeki açıklamanın yerini alan anlama, sonuçtan nedene doğru giden bir çıkarım veya akıl yürütmeden ziyade, bir ifadenin ifade edilen şeyle olan ilişkisine dair bir kavrayıştan meydana gelir. Söz konusu kavrayış ise elbette, bir çağın belgeleri, örf ve âdetleri, alışkanlık veya gelenekleriyle bu belge ve geleneklerin açığa vurduğu hayat arasındaki ilişkiye nüfuz etmeyi gerekli kılar. Bu süreç ya da işlem, dahası söz konusu çağ veya ilgili dönemde kullanılan dili anlamayı gerektirir. İşte bu yüzden beşeri bilimlerde, aranan ya da istenen anlama dile dair, linguistik bir anlamayla yakından ilişkili olmak durumundadır. Buna göre bir sözcük anlamına, bütün bir dil içindeki yeri dolayısıyla sahip olur. Benzer şekilde antropolog veya tarihçinin aradığı anlamlar da gelenek ve âdetlerin bütün bir yaşam biçiminin bir parçası olmak suretiyle kazandıkları anlamlar olmak durumundadır.
Sayfa 615Kitabı okudu
Sokrates’in insanların ruhlarına gereken özeni göstermedikleri için kötü bir hayat sürdüklerini söylediği yerde, Epiküros insanların ölümden, ölümün ardından cezalandırılmaktan kötü yaşadıklarını savunmuştur. O, hayatın kazanmaya ve rekabete dayalı tüm yönlerini açıklayan yegane şeyin ölüm korkusu olduğuna inanır. Çünkü ona göre, ölümden korkan insan kendisine güvenlik ve başkaları karşısında savunma sağlama yoluna gider. Güvenlik ve korunma sağlamanın yolu ise iktidar, zenginlik ve şan şerefin peşinden koşmaktan geçer. Bunları kaybetmek endişesi insanı yeni korkulara götürse de, insan ölüm korkusunu kendisinden gizlemek için sürekli bir faaliyet ve yarışma içinde olur. Her daim kendisinden kaçıp ölümün hayatın en temel gerçeği olması olgusunu görmemek için biteviye çalışıp durur.
Reklam
İçinde felsefenin gelişebileceği toplumun belirli ya da yüksek bir refah düzeyine erişmiş olması vazgeçilmez bir şeydir.
Bilimin ilahi varlığın ideal mevcudiyetini, oysa sanatın gerçek mevcudiyetini ifade ettiğini ileri süren Schelling aklın ilk kez sanatta kendisinin bilincine vardığını söyler.
Sayfa 446 - say yayınlarıKitabı okudu
Heidegger'e göre:
insanı insan yapan şey, bilgi ve akıldan ziyade eylem ve iradedir.
Sayfa 602 - say yayınlarıKitabı okudu
Heidegger'e göre, biz insanlar, varoluşumuzun bu türden bir açıklama yoluyla anlamlı kılınamamasından dolayı, kendimizi ne zaman geldiğimizden veya ne zaman gideceğimizden yana tam bir bilgisizlik hali içinde, dünyaya fırlatılmış hissederiz. Buna göre olgusallık veya fırlatılmışlık, insanın kendisini tarihsel olarak oluşturulmuş maddi ve manevi bir çevre içerisinde, yani imkânları itibariyle sınırlanmış bir dünya içinde bulması olgusuna gönderme yapar. Insanın dünyada ve "orada" olmasıyla geliş ve gidiş tarzı dikkate alındığında, dünyanın içinde bizim kendimizi evimizdeymiş gibi hissettiğimiz bir yer olmadığı açıklıkla ortaya çıkar. Bizler, anlamadığımız ve anlayamayacağımız bu dünyada, onun deyimiyle öksüzler ve evsizler olarak var oluruz. O, işte bu durumun insanda derin bir kaygıya yol açtığını söyler. Kaygı, insanda şeylerin, nesnelerin belirsizliğinin ve dünyanın anlamsızlığının bilincine varan ve hayatla, içinde kişisel seçimin özsel olduğu ve kararların sorumluluğunun taşınmasının gerekli bulunduğu bir alanla karşı karşıya gelen insan varlığının temel gerçekliğini ifade eder. O, insanın geçmişle gelecek, varlıkla hiçlik arasında havada kalan varoluşunun belirsizliğini, durumunun anlaşılmazlığını ve hayatın saçmalığını görerek yaşadığı derin umutsuzluk ve dolayısıyla iç sıkıntısı halini tanımlar. Heidegger, bu kaygıyla yaşayamayacağını düşünen insanın kaygıdan kurtulmak amacıyla, "onlar"ın benliğine sığındığını söyler
Sayfa 603Kitabı okudu
Reklam
Gerçekten de Hobbes insan aklını, değeri tanıyacak, değer yaratacak veya taşıyacak bir melekeden ziyade, iştihanın veya arzuların muhtemel sonuçlarını hesaplama yetisine indirgedi.
Sayfa 298 - say yayınlarıKitabı okudu
Insan türü, üremeyi ve doğurganlığı sağlayan iki türe ayrılmıştır. Cinsel farklılığı ortadan kaldırmayı istemek, tarihin tanık olduğundan daha radikal bir soykırıma davetiye çıkarmaktır.
Sayfa 689Kitabı okudu
Hakikatin sadece duyulardan geldiğini, bizim duyuların tanıklığını kabul ettiğimiz ölçüde bilgiye erişebileceğimizi savunan Nietzsche, insanların duyularını güçlendirme anlamında silahlandırmalarını, deneyimleri üzerinden düşünmelerini söyler.
Sayfa 473Kitabı okudu
Varoluş özün tamamlayıcı bir karakteristiği değildir
Sayfa 183Kitabı okudu
435 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.