“İşte ey mümin! Sen de böylesin. Kaderin akışına sabredersen, bütün hallerinde kazaya rıza gösterirsen dünyada iken Mevlâ’ya yaklaşırsın. Sana marifet, ilimler ve bazı sırlar verilir. Kurtuluş yurdu olan âhirette de Allah’ın komşuluk ve yakınlığında peygamberlerle, sıddıklarla, şehitlerle ve salihlerle birlikte olursun.
Şu hâlde sabırlı ol ve aceleci davranma. Kazaya rıza göster ve suçlama. Allah’ın affının, lütfunun ve kereminin serinliğini elbette hissedeceksin.”
Hz. Peygamber'in "Allah bir kulunu sevince ona bela, sıkıntı verir. Sabrederse onu kendisi için saklar"
Hz. Peygamber böyle buyurunca sahabe "Allah'ın kulunu kendisi için saklaması nedir?" Diye sordular.
Bunun üzerine Hz. Peygamber "Onun ne malını, ne de çocuğunu bırakır" buyurdu. Çünkü kişinin malı ve çocuğu olunca onları sever. Böyle olunca sevgi eksilir ve bölünür. Allah'la başkaları arasında ortaklık meydana gelir. Allah ise kendine ortak kabul etmez. Çünkü O kıskançtır ve her şey üzerinde ezici bir güce sahiptir. Bu sebeple kulunun kalbi, yegane kendisine ait olsun diye ortağını yok eder. İşte o zaman "Onları sever, onlar da O'nu severler" (Maide54) buyruğu gerçekleşir.
Bir kimseye buğzettiğin zaman, onun işlerini kitaba arz et. İman ölçülerine vur. Sünnet-i Nebiye (SAV) sun. Onlara göre iyi, sana göre hatalı ise, müjde; işlerin Allah’ın (CC) emirlerine uygundur. Şayet onlara göre hatalı, sana göre iyi geliyorsa; sen hata ediyorsun. Yanlış hareket ediyorsun, şahsi arzularına uyuyorsun.
Böyle buğzla sen hata içindesin. Allah’a (CC) asi oluyorsun. Sünnete muhalefet ediyorsun. Bunların cezası büyüktür. Tevbe et, yaptığın bu hatadan dön. Allah’a (CC) dua et, o sevmediğin kimsenin sevgisini kazanmaya çalış.
Hep Allah’ın (CC) kullarını sevmeğe mecbursun. Onların sevgisini kazanmaya devam et. Allah’a (CC) tam kul olmak için seveceksin.
Ayrıca bir insanı sevmek için, yine şeriata arzet, eğer sevmeye layık bir insansa sev... Aksi halde kaç. Ta ki, şeytan karışmasın...
Şunu iyi bil ki, Allah (CC), yalnız nefse muhalefeti emreder. Dolayısıyla nefsine muhalif ol, hevesini hak ölçülere vur.
Sonra şu Ayet-i Kerimenin tehdidi altına girersin: - “Hevaya uyma, sonra hak yolundan saparsın.”