"'Gelinlik Kız', –deyiş yerindeyse– bizdeki sayılı 'feminist roman'dan biridir ve ilklerindendir. 1940'larda feminizmden, kadın hareketinden kimseler konuşmazken, romancı, evlilik kurumunu, hele görücü yöntemiyle evlenmeyi inceden inceye tahlil etmiş, erkek egemenliğine dayalı toplumlarda kadının mutsuz olmaya zorunlulukla sürüklendiğini vurgulamıştır" diyerek şöyle sürdürür tanıtımını: "'Gelinlik Kız'ı yeniden okurken, 1960'ların ortalarına kadar varlığını az çok koruyabilmiş 'şiirli' İstanbul’da bir kez daha dolaşıp durdum. Tramvaylar, vapurlar vardı. Park Otel, Ege Bahçesi yerli yerindeydi. Feyza Nahit 'papiye parfüme'sinden söz açıyordu. Mecidiyeköy’ün 'kanarya kafe'sine benzeyen bir villasında, bahçede 'eflatun' manolyalar açmıştı...
Roman, bir şehir gezisi gibi okunduğunda da yürek yakıyor."