Goncanın Üçüncü Günü
Yücel BalkuGoncanın Üçüncü Günü Sözleri ve Alıntıları
Goncanın Üçüncü Günü sözleri ve alıntılarını, Goncanın Üçüncü Günü kitap alıntılarını, Goncanın Üçüncü Günü en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ruhuma direk, canıma yoldaş olacak; şehrin içindeki tüm şehirlerde benden ona, ondan bana bulaşacak bir sevdayla el ele dolaşacağımız...
Sayfa 21 - Doğan Kitap
Sükûta illet çocuklardık.
Sayfa 69Kitabı okudu
“Yüzümü bir kazıda buldum. Kendimden bile eski.”
Sayfa 95Kitabı okudu
Geçten geç bildim ki, insanı bunca hırçınlaştıran kendini dünyadan ayrı tutmasıdır.
Sayfa 73Kitabı okudu
Aşk anlatılmaz. Aşk zuhur edince akıl taklaya gelir, dil lal olur. Kalem susmaz yine de.
Sayfa 29Kitabı okudu
Çünkü çocukluk ölüm düşüncesiyle sınırlanmamıştır ve bu yüzden bir tür sonsuzluktur.
Sayfa 74Kitabı okudu
Sükûtun en yaşlı hüneridir; çok derin susup dünyayı dışladığınıza inandığınız anda içinizdeki bir tohuma sessizce su verir. Yeşerirken ruhunuz bile duymaz.
Sayfa 69Kitabı okudu
bazen insanın ihanet etme hakkı vardır; o vakit, bir an bile düşünmeden ihanet edin siz de.
Sayfa 64Kitabı okudu
Hayalet halime bakmadan bir kahkaha savurdum.
Sayfa 46Kitabı okudu
"Onu hatırladı, onda var oldu."
Sayfa 94 - KETEBEKitabı okudu
Hiç ölmüş gibi değilim. Merak ediyorum, hayaletlerin gözyaşları var mıdır?
Sayfa 40Kitabı okudu
“Misket olup dağdan taştan akıncaya, yardan sekinceye, kör baykuş yuvasına, yılan çıyan deliğine girinceye; gelinciklerin koynuna, tilki inlerine, sincap kovuklarına sokuluncaya; yüzyıllar binyıllar geçesiye hiçbir şey bulamayıncaya, bekleye bekleye kurtlanıncaya, sonra o kurtlar cehennemî bir oburlukla dağı taşı yiyinceye, büyüyüp yılana dönüşünceye, sürü olup akıncaya; dağda bir mağara, mağarada dipsiz bir kuyu buluncaya, başka bir koldan gelen yılanlarla tanış oluncaya, sürünüp koklaşıncaya, ben o yılanların gözünde İlknur’un çakır gözlerini görünceye, sonra hep birlikte kuyuya doluncaya değin döndü su, döndü su…”
Sayfa 72 - KETEBEKitabı okudu
Elim cebime gitti, fotoğrafı çıkarıp saatlerce seyrettim: ipeksi sarı saç, kırılgan bir yüz, masmavi gözler ve Modigliani'nin elinden çıkmışçasına uzun, ince bir boyun. Gözlerinde bu dünyanın üstesinden gelmenin bir yolunun da kırılganlık ve masumiyet olduğuna yemin billah ettirecek zaman dışı bir mavilik.
….
Oradaydı, ilk sayfada. Bendeki fotoğrafın aynısı, babası vermiş olmalı. Ama bendeki fotoğraf kadar ışıltılı ve meleksi durmuyor artık; sanki ölmekle diğer insanlara benzemiş. Saçları ipeksi sarı değil, kumral. Gözleri masallardaki yaşı belli olmayan periler gibi değil, yirmili yaşlardaki bir genç kızın şaşkın edasıyla bakıyor. Aynı masumiyet, bu dünyayla baş etmenin bir yolunun da masumiyet olduğuna inanan aynı safça duruş.
….
‘’ Ah, bir Tıley gerek bize, bir Tıley! ‘’
“Hiç ölmüş gibi değilim. Merak ediyorum, hayaletlerin gözyaşları var mıdır?”
Sayfa 40 - KETEBEKitabı okudu