Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Görmek / Göstermek

Hilmi Uçan

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
İbn-i Sina, risalesinde aşkın sadece insanlara özgü bir şey olmadığını; âlemdeki bütün varlıkların âşık olabileceğini söyler. Bitkilerden hayvanlara, taştan toprağa kadar her şeyin âşık olabileceğine inanır.
İbn Sina'nın da aşk'ın niteliği ile ilgili bir risalesi vardır (Sina: 1953). Bu risalesinde aşkın sadece insanlara özgü bir şey olmadığını; âlemdeki bütün varlıkların âşık olabileceğini söyler. Bitkilerden hayvanlara, taştan toprağa kadar her şeyin âşık olabileceğine inanır. Orkide çiçeği ile insanın konuşmasından söz edilir. Bu çiçek sevilirse, sevgi görürse çiçeğini açar denilir. Ayrıca, İbn Sina aşkı, Allah'ın varlığına delil olarak gösterir. İnsanın kâmil olmasının yolu da, ona göre, aşktan geçer. Aşk'ın niteliğini kavramak, açıklamak çok zordur. Aşkla ilgili yorumlar, olsa olsa, ancak aşkın gizemini artırmaktan başka bir işe yaramaz. Aşk; kavranamayan, açıklanamayan ya da herkesin kendine göre hissettiği bir güzelliktir.
Reklam
Aşk ile şefkat en çok kullandığımız sözcüklerdendir. Bu kavramlar üzerinde, bu kavramlar arasındaki fark üzerinde düşünmenin; aşk ile diğer sözcüklerin, mesela şehvetin farkını yakalamanın bir hazzı vardır. Aşk; sevmek demek değildir sadece. Aşk, başkasına muhabbet etmemek demektir; yapışıp ayrılmamaktır. A-ş-k kökünden türetilmiş bir sözcük var: “Aşeka”. Bu sözcük, Türkçedeki “sarmaşık” adlı bitkiye verilen addır. Sarmaşık önce yeşerir, koparılırsa sararır, solar, hemen kurur ve incelir. Âşık da maşukundan ayrılırsa bu bitki gibi hemen solar, kurur, zayıflar. İnsan niçin yeşerir, sonra sararıp solar? İnsanın neye âşık olduğu önemlidir. Paraya mı, tene mi, yeşilliğe mi, akan suya mı? Bunlara âşık olunmaz. Bunlarda haz, tensel ve duyusal bir haz vardır. Aşk sözcüğü ile “sevişmek kod adı altında tek gecelik ilişkiler ima edilir” (Bauman: 2008, 14). Ne var ki aşk, sevgiyi de şefkati de hazzı da şehveti de aşan bir anlama sahiptir. Aşk, bir ifrat durumudur; aşk, sevgi-yoğun bir hâlin adıdır. Aşk'ta aşırı bir bağlanma hâli vardır. Bu nedenle bazıları kendilerine “Aşk mı yoksa muhabbet mi daha çok övgürye layıktır?” diye sorulduğunda “muhabbet” cevabını vermişlerdir. Zira aşkta ifrat vardır. Aşk, insanın duyu organlarının kusurları görmesini engeller. Aşk bazı varlık ve nesneleri güzel kabul etmek konusunda insanın düşünme yetisi üzerinde etkili olan psikolojik bir rahatsızlıktır, bir vesvese hâlidir.
Arif sevdiğinden ayrı kaldığı için gurbettedir. Bu dünya sanatçıyı da doyuma ulaştırmaz. Arif de sanatçı da dünyanın ötesinde bir şeyler arar. Var olandan kaçarlar; var olanla yetinmezler. Sanat, insanın dünyada bulamadığını aramanın adıdır. Sanat, rasyonel düşünceden, akıldan uzaklaştıkça yücelir. Sanat, aklın egemenliğini kabul etmez; boyna geçirilen bir kement gibi kendini sürükleyecek aklı reddeder. Arif, irfan, tasavvuf, bilgelik, kemal düşüncesi de böyledir. Sanat ve bilgelik, sanat ve irfan bu noktada birleşir. Sanatı da bilgeliği de salt akılla açıklayamayız.
“Lafızların (sözcüklerin) hangi mana için konmuş olduğunu (bunların kapsamı ile ilgili umum, husus, iştirak durumlarını), yine lafızların ve ibarelerin manaya delaletteki açıkık ve kapalılık derecesi ile bunların (mantûk, mefhum, ibare, işaret vb.) delalet şekillerini iyice tanımadan söz konusu metinleri doğru biçimde anlamak ve onlardan isabetli hükümler çıkarmak mümkün değildir” (Şaban: 2009, 309).
Hümanizm ve Türk Edebiyatı Üzerine Etkileri
Hümanizm Tanrı düşüncesini yok eden, insana inanan, insanı tanrılaştıran bir düşüncedir. Hümanizm seküler, laik bir insanlık projesidir.
Reklam
İnsanı geliştiren, erdemli bir varlık durumuna getiren bilimden önce sanatsal duyarlıktır; insanın irfan boyutudur. Eyleme dönüştürülmemiş bir bilgi yüktür. Eğitimimizde de oğretilmesi gereken ilk duyarlık, bedensel gelişimimizin nasıl geliştirileceği, kaç kilogram, kaç santimetre olunacağı değil erdemli bir kişiliğin nasıl yaratılacağıdır. “Biz eğitim sistemimuz aracılığıyla hafızayı birbiriyle ilgisiz bilgiler yığınının altında eziyoruz ve büyük zahmetlerle ulaştığımız bilgiyi yine uyuk zahmetlere katlanarak insanlara aktarmaya çalışıyoruz. Onlara bilgileri nasıl hatırlayacaklarını öğretiyoruz ama kendilerini nasıl geliştirecekleri konusunda asla yol göstermiyoz” (Wilde: 2008, 124-125).
Sayfa 105Kitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.