Muhteşem ötesi diyebileceğim bir kitap olan "Güller İçinde Yalnız" an itibari ile okumayı bitirdiğim kitaplar arasında yerini aldı. Arka kapak yazısında da belirtildiği gibi Mussolini zamanında geçen olayların içinde kalan ana karakterimiz Rosa, kurtuluşun anahtarı olacaktır. Sıradan bir aşk hikayesi değil, olağan üstü bir tarihler romanı... Manastıra kurt olarak isimlendirilen bir adam tarafından bırakılan Rosa'nın bir Marki'nin çocuğuna müzik eğitimi vermek üzere Scarfiotti villasına gitmesiyle başlayan olaylar, muhteşem bir akışla sizi sarıp sarmalarken o akış içerisinde sürüklenen Rosa'nın yaşadıkları bazen şaşırtıp, bazen hüzünlendiriyor okuyucuyu. Öyle yoğun bir anlatım ki bazen hüzün gözyaşları yanaklarınızdan akmamak için zor tutunuyor göz pınarlarınıza. Yazar faşizm ve ikinci dünya savaşıyla ilgili kapsamlı bir araştırma sonrası bu kurgusal romanı, muhteşem bir olay örgüsüyle okuyucuya sunmuş. Savaş döneminde ana karakterimiz bir yoğun elem, keder, sıkıntıdan sonra - çok detaya girmiyorum- partizan bir grupta yer alır ve kurtuluş için ve sahip olduğu en kıymetli varlıklar için tüm gücüyle kendisini kurtuluşa adar. Dopdolu bir kitap... Kitabın yazarı Belinda Alexandra gönlümde okuduğum ilk kitabıyla taht kurdu. Başka kitaplarını da okumak için sabırsızlanıyorum. Eğer okuma listenizde yer alan kitaplardan biri "Güller İçinde Yalnız" ise daha fazla bekletmeden okuyun derim. Okuyacak olanlar için keyifli okumalar olsun.