Gün Ortasında Arzu

Behçet Çelik

Gün Ortasında Arzu Gönderileri

Gün Ortasında Arzu kitaplarını, Gün Ortasında Arzu sözleri ve alıntılarını, Gün Ortasında Arzu yazarlarını, Gün Ortasında Arzu yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Susarak konuşanları yargılayanlardan değildi. Sadece susuyordu.
Sayfa 23 - İYİ OLACAK, İYİ...Kitabı okudu
Birileri vardı o yarım yamalak anladığım kitapları, yazıları yazan, ne zaman neler okumuşlardı da bunları yazıyorlardı, bilemiyordum. Geri kaldığımı hissetmeye başladım, hiçbir zaman yetişemeyecektim. Aldığım notlar, altını çizdiğim satırlar zavallı görünmeye başladı; zaman yavaşladı. Durdu. Durdum.
Sayfa 22 - İYİ OLACAK, İYİ...Kitabı okudu
Reklam
144 syf.
6/10 puan verdi
·
Beğendi
Çok öykücü değilimdir ama çok sayfalı kitaplar okurken çantada taşımak zor olduğu için ince olduklarından dolayı öykü kitapları edinirim her daim yanımda kitap olsun diye, veya okumaya ayıracak uzun zamanım yoksa bir çırpıda okuyabilmek için öykü kitapları edinirim. Gün Ortasında Arzu da onlardan biri. Anı gibi hep geçmişte geçiyor olaylar, içerisinde güzel öyküler var. Bazen şanssız bir girişimci, bazen acemi bir aşık, bazen ölümü düşünen bir emekli ve daha pek çoğu ile karşılaştığınız, hep bir yerinden tanıdık gelen, insanı içine çeken güzel öyküler..Kısa okuma zamanlarını kaliteli okumalara dönüştürmek isteyenlere iyi bir seçim.
Gün Ortasında Arzu
Gün Ortasında ArzuBehçet Çelik · Can Yayınları · 2011133 okunma
Yok, utanmazdık birbirimizden, birbirimize sığınırdık. Yıllar sonra, kocaman kahkalarla andık o günleri. Büyümüştük - öyle sanmıştık. Geride kalmıştı bir dolu macera. Maceranın adı, tanımı değişmişti.
Yarın pazar. Gelip tüneyemeyeceğim bu odaya - dalıma. Önceki pazar gibi olmasın da. Sabah erken yürüyüşe çıkmıştım. Ortalık kavrulmaya başlamadan dolaşayım biraz, belki açılırım, demiştim. Eskisi gibi dışarıda kahvaltı edeyim, bir dolu gazete alıp okuyayım. Buralardan kaçmayı kafaya koyduğum yıllarda defterimi, kalemimi alıp her zaman gittiğim çay bahçesinde oturdum. Gazetelerde başka bir hayat vardı. Elimdeki defterin boş sayfalarına, kalemin ucundaki siyah lekeye bakıp tek kelime yazmadan coştuğum, bir gün bütün sayfaları deli gibi yazıp çizip dolduracağımı düşlediğim zamanlar geldi aklıma. Gazetelerdeki hayat nasıl da albeniliydi. Sonraları çok yakınında oldum o hayatın. Burnumun dibinde yaşandı. İçine almadı beni ya da ben girmedim, ama tuhaf bir huzur vardı yakınımda olmasında. O sabahsa huzursuz oldum. Her şey kağıttaydı, kağıttandı. Bütün dünya hatta. Döndükten sonra beni sakin tutan, iyi kötü güzel zamanlarım da oldu hissiymiş. Bir daha dönemeyeceğimi o saat anladım. Sayfa boştu, hep boş olmuştu, boş kalacaktı.
Reklam
"Benim sözlerim eksildi Onunki de eksildi Zaten kelimeler sonludur" EDİP CANSEVER, "Bir Çiçek Sergicisi Der Ki"
Kaldırımın altında cinayetlerden, katliamlardan, sahipsiz cesetlerden, tuzaklardan, havaya uçan, uçuran, uçurulan hayatlardan oluşmuş, katılaştıkça katılaşmış, yanık kokan bir alaşım akıyor. Dünya kanıyor, çürüyor kaldırımın altında; kimse farkında değil. Kaldırımın üstünde oyunlar oynuyoruz; evlilik oyunları, para kazanma, kaybetme oyunları, tatile çıkma, dinlenme, yorulma, sevişme, hatta dünyayı değiştirme oyunları. En fenası, "biz oyunun farkındayız" oyunu. "Oynamıyorum, havlu attım," deyip bunu pek güzel sahneye koyan, başkalarından, daha havlu atmamışlardan ya da hiç atmayacak olanlardan alkış bekleyenler de az değil. Onları görünce kimselere söylemeden -söyleyecek kimse bırakmadan çevremde- sessizce havlu attım. Fark mı bu?
221 öğeden 211 ile 220 arasındakiler gösteriliyor.