" Anlatı mı ? Hayır, anlatı yok"
Delilik bu, ışık gibi aniden beliren, bazen görümü bulanıklaştıran bazen ise keskinlik veren bir olgu.
Yaşamın baş gösterdiği noktada, ölüm havasının sızacak bir gedik bulup, başı döndürmesi değil mi epi topu heybendeki ?
Zihnin kıvranıp, zıtlıkları ahenkle kusması bu kitap. Hikaye değil, anlatı değil, söylem değil. Dilin ibtidai artığı.. Blanchot' nun doğurduğu dışarının keskin soğuğu.
Ruhun ve gözün sayrılıklarının karşı karşıya geçip çatıştığı bu kısa eser başlangıç ve sondan, karakter ve mekandan münezzeh, sadece durumun çerçevesini aktarıyor. Sadece bir an, zamanın bükülmesi gibi kısa bir devinim sonu..
Eğer deliliğiniz bir ışık gibi düşüyorsa günün herhangi bir vakti, herhangi bir nesneye; okurken haz alacağınızdan eminim..
Keyifli okumalar.