Hafızaları "doğal" olarak iyi çalışanlar veya bellek tekniği uzmanları her duyularında fazladan bir duyarlık geliştirmişler ve sonra bunları bu duyuları harmanlayarak anımsama potansiyellerini genişletmişlerdir. Hafızayı geliştirirken duyuları giderek daha hassas hale getirmek ve aşağıdaki başlıklarda düzenli olarak eğitmek şarttır:
a) görme
b) duyma
c) koklama
d) tat alma
e) dokunma
f) kinestezi (bedensel pozisyonunuzun ve uzamsal hareketlerin farkındalığı)
Einstein, "Hayal gücü bilgiden daha önemlidir. Çünkü bilgi sınırlıdır ama hayal gücü tüm dünyayı kucaklar, ilerlemeyi teşvik eder, evrimi doğurur" der.
Hafızanızda tutmak istediğiniz her neyse onu zihinsel ortamınızda sabit duran bir şeyle birleştirdiğinizden veya aralarında bağlantı kurduğunuzdan emin olun. Yani kanca sözcük sistemi: Bir = kir.
Alfa Yayınları — 2. basım: aralık 2010 — PDF.Kitabı okudu
Yunanlılar, iç gözlem, tartışma ve bilgi alışverişleri sonucunda hafızanın büyük bir bölümünün, maddeleri birbirilerine bağlama yoluyla çalışan ÇAĞRIŞIM üzerine kurulduğunu keşfetmişlerdi. Mesela, zihninizden "elma" kelimesini geçirdiğiniz anda beyniniz, bu meyvenin rengini, tadını, dokusunu, kokusunu ve onunla ilgili deneyimleri, olayları, arkadaşları hatırlayacaktır (bağlanacaktır). Yunanlılar, aynı zamanda bir şeyin hatırlanabilmesi için güzel ve duyulara hitap eden bir İMAJ'ı olması gerektiğini de keşfettiler. Hafızanın üçüncü dayanağı ise KONUM'du. Başka bir deyişle, beyninizin bir şeyi hatırlayabilmesi için onun çağnşım yapması ve bir imaj oluşturması gereğinin yanı sıra o şeyin özel bir konumu olması da şarttır. Bunu bir kütüphaneye benzetebiliriz, içinde bir milyon kitap
bulunan bir kütüphaneye girip belirli bir kitap bulmak istiyorsanız yerde üst üste dizilmiş yığınların arasından rasgele seçmek mi daha kolay olur, yoksa güzel ve zarif bir biçimde kataloglanmış ve düzenlenmiş kitapların arasından bulmak mı?