Dücane Cündioğlu'nun seçkilerinden oluşturulmuş olan kitap bir rumuz cenneti. Sembolik anlatımıyla toplumsal tabu haline getirilmiş bir çok inancın çözümlemesini içeriyor. Bu yönüyle hermanuitik bir tavrı da var. Ancak bu tavır bir filozoftan çok bir sufi'nin tarzını (yöntemini) anımsatıyor. Dolayısıyla eserde dücane hocanın mantıkçı tarafını değil, müşahedesinin ağır bastığı mutasavvıf tarafını göreceksiniz. Neticede edebiyattan da mahrum kalmayacağınız bir eser.
Halil cibran, Mevlana, Sadi Şirazi gibi mistik filozof hayranlarının üslubunu ziyadesiyle beğeneceği eser, dil yönünden bu alana merakı olanlar için sade. Ancak ilk kez bu tarz sembolük eser okuyanlar için ağır gelebilir. Bu yüzden eserin meramı için tv programlarında bir kaç kez dücane cündioğlunu dinlemiş olmak yetmez. Bu sembolik dili de evvelden çözümlemiş olmak gerekir. Dolayısıyla bir tutam felsefe-din-tasavvuf üçgeninde gezinmiş olmak da gerekir.
Ben, eserin hisse ve mesajları merkezde olmak üzere edebi yönünü ziyadesiyle beğendim. Eser, vücuda getirmek için değil de bir serzeniş olması için yazılmış gibi herbir paragraf. Bu yüzden beklentilerin çok üstünde bir öğreticiliğe sahip. Tavsiye ediyorum.