En Eski Halk Üzerinden Kazanç Gönderileri
En Eski Halk Üzerinden Kazanç kitaplarını, en eski Halk Üzerinden Kazanç sözleri ve alıntılarını, en eski Halk Üzerinden Kazanç yazarlarını, en eski Halk Üzerinden Kazanç yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Neoliberalizm günümüzün belirleyici politik, ekonomik paradigmasıdır - azınlığın, özel çıkarları doğrultusunda, kişisel kârlarını en yüksek düzeye çıkarmak için toplumsal yaşamın olabildiğince büyük kesimini denetim altında tutmasına el veren politikalara ve işlemlere tekabül eder.
Yirminci yüzyılın başlarında bazı eleştirmenler faşizme "eldivenlerini çıkarmış kapitalizm" adını taktılar; onlara göre faşizm, demokratik hakların ve örgütlerin bulunmadığı saf kapitalizm anlamına geliyordu.
Neoliberalizm en iyi şekilde biçimsel, seçime dayalı demokrasi bulunduğunda, ama karar verme mekanizmasına anlamlı bir şekilde katılabilmek İçin gerekli olan bilgi, bilgiye ulaşım olanakları ve kamuya açık tartışma alanları halktan uzak tutulduğunda İşler.
Canlı bir siyasal kültür, vatandaşların birbirleriyle buluşacakları, iletişim kuracakları ve birbirleriyle etkileşime geçecekleri topluluklara, kütüphanelere, okullara, hemşehri örgütlerine, ortak işletmelere, kamuya açık alanlara, gönüllü üyelerden oluşan vakıflara, ticaret odalarına ihtiyaç duyar. Neoliberal demokrasi, "her şeyin üstünde piyasa" anlayışıyla, bu sektörü hedef alır. Vatandaşlar yerine tüketiciler üretir.
Neoliberal öğretiler, kim ne derse desin, eğitimle sağlığı zayıflatıyor, eşitsizliği artırıyor ve emekçilerin toplam gelirden aldığı payı düşürüyor; bundan kimse kuşku duymasın.
1960'lı yıllardan itibaren Washington, Güvenlik Konseyi'nin kararlarını veto etmede (bu alanda en yakın takipçileri önce Britanya, sonra da Fransa'ydı) ve -bazen tek başına, bazen de birkaç yandaş ülkeyle birlikte- Genel Kurul kararlarına karşı oy kullanmada başı çekti. BM gözden düştü; bütün dünyanın ABD'ye neden karşı olduğuna ilişkin yazılar yayımlamaya başladı. Her nasılsa kimsenin aklına ABD'nİn bütün dünyaya karşı olabileceği gelmemişti.
Batı Avrupa dışında, başlıca iki bölge kalkındı: ABD ve Japonya - yani, Avrupa sömürgeleştirmesinden kaçabilmiş iki bölge. Japon sömürge' leri bambaşka bir şekilde ele alınmalıdır; Japonya her ne kadar saldırgan bir sömürgeci güç olmuşsa da sömürgelerini soymamış, tersine onları neredeyse kendisiyle aynı oranda kalkındırmıştır.
Neoliberal öğretiler,kim ne derse deşin, eğitimle sağlığı zayıflatıyor, eşitsizliği artırıyor ve emekçilerin toplam gelirden aldığı payı düşürüyor; bundan kimse kuşku duymasın.
Sayfa 37Kitabı okudu
Neoliberalizm mürşidi Milton Frİedman'ın Capitalism And Freedom / Kapitalizm ve Özgürlük adlı kitabında belirttiği gibi, demokrasinin özü kâr yapmak olduğundan, pazardaki akışa sekte vuracak politikalar izleyen her türlühükümet arkasında ne denli büyük halk desteği olursa olsun antidemokratiktir; bu nedenle izlenecek en iyi yol, hükümetlerin görevlerini yalnızca özel mülkü koruyacak ve sözleşmeleri güvence altına alacak şekilde sınırlamak, siyasal tartışmaları ikincil derecedeki toplumsal sorunlar alanına İndirgemek olacaktır. (Kaynakların üretilmesi ve dağıtılması, toplumsal örgütlenme gibi gerçek meseleler piyasa güçlerince belirlenmelidir). -önsözden-
Hem bir diplomasi tarihçisi hem de CIA’in baş tarihçisi olan Gerald Haines’in sözlerini alıntılayacak olursak, “2. Dünya Savaşı’nın ardından Amerika Birleşik Devletleri, kendi çıkarları doğrultusunda, dünya kapitalist sisteminin refahını kendi sorumluluğunda gördü.”
Sayfa 12Kitabı okudu