Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hançer Sözleri ve Alıntıları

Hançer sözleri ve alıntılarını, Hançer kitap alıntılarını, Hançer en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Adalet olan yerde güven, bu ikisinin olduğu yerde huzur vardır.
Sayfa 172Kitabı okudu
İbrahim Peygamber, havada bir kuş misali uçarken Allah Cebrail'e emretti. "Yetiş İbrahim havadayken tut! Ona ben Cebrail'im, benden bir dileğin var mı diye sor." dedi. İbrahim Peygamber inancında o kadar samimiydi ki tereddüt bile etmeden Cebrail Aleyhüsselam'ın sorusuna "benim dileğim Allah'adır, sana değil. O varken senden niye isteyeyim. Ben onun kuluyum, ateş de onundur, nasıl dilerse öyle yapsın." diye cevap verdi. İbrahim Aleyhüsselam'ın Allah'tan gayrısından medet ummadığını belirtmesi Yüce Allah'ın o kadar hoşuna gitti ki ona" Halil'im yani dostum" dedi. Ve o günden sonra İbrahim peygamber'e "Halilullah" denildi. Yani "Allah'ın dostu." Yüce Allah ateşe şöyle emretti. "Ey ateş İbrahim'in üzerine soğuk ve selamet ol." Ve dostlarım dünya ateşi İbrahim'in gönlündeki Allah aşkı ateşine mağlup oldu. İbrahim Peygamber tam ateşe girecekken bir de baktı ki herkes ateşten sakınırken küçük bir karınca alevlerin üstüne üstüne gidiyordu. Merak etti ve sordu. "Ey karınca görmezmisin alevi, ne diye kendini yakmak istersin." "Ey Allah'ın elçisi ağzımda taşıdığım suyla ateşi söndürmeye geldim." " Sen o taşıdığın bir damla su ile alevleri göğe yükselen bu ateşi nasıl söndüreceksin?" "Sahi söndüremez miyim? Senin yanmana engel olamaz mıyım? Vah ki ne vah! Olsun söndüremesem de seninle beraber kül olmaya razıyım bari tarafım belli olsun." Ibrahim Peygamber'le birlikte ateşe dalan bu karınca için ateş cennetten bir bahçeye dönüşür.
Sayfa 127Kitabı okudu
Reklam
"Haşmetmehap, size katılmakla birlikte şu uyarımı göz ardı etmemenizi umuyorum. Evet, Türkler yalnız kılıçla savaşır, zırh kullanmazlar, ilkel savaş aletlerini kaç yüzyıldır kullandıklarını bile bilmiyorum. Bildiğim tek şey varsa o da bu barbarların kazandıkları sayısız savaşlardır. Türkler savaş meydanlarına ölmek için çıkarlar. O yüzden atacağımız her adımı en ince ayrıntısına kadar düşünmeliyiz. Aksi halde..."
Sert rüzgarlar yüksek dağlarda eser.
Bir gün Hz. Musa ibadetini bitirdikten sonra bir ağacın altına oturur, hemen yakınındaki bir çeşmeyi seyrederken atlı bir savaşçının çeşmeye geldiğini görür. Şavaşçı su içmek için eğildiğinde boynundaki altın kesesi ıslanmasın diye çıkarır ve çeşme başına bırakır suyunu içip biraz rahatladıktan sonra atına binip oradan uzaklaşır. Hemen arkasından
Sayfa 178Kitabı okudu
Öyle ya Türk için er meydanıydı savaş alanı. Düğüne gider gibi gidilirdi savaşa.
Sayfa 105Kitabı okudu
Reklam
Böyleydi işte savaşın acı yüzü, meydanlarda Öyle kolay, ya geride kalanlar. Asıl zorluk onlar için başlıyordu. Yokluğun acısını iliklerinde onlar hissediyordu. Her gece ve her sabah savaş meydanlarında kaybettikleri sevdiklerinin acısıyla onlar göz açıp kapıyorlardı. Şavaşın bu acı yüzünü galiba yeryüzünde gülerek karşılayan tek millettir Türk milleti. Ölenler mutlu, kalanlar ise kendilerine böyle bir şan ve şeref bırakan sevdikleriyle cennette kavuşmak umuduyla az da olsa sevinçli.
"... Diyelim ki bu Hadis uydurma, o zaman da aklın bana çıktığım yolun doğru olduğunu söylüyor. Biz ki zulmü şiar edinmiş, devletlerin üzerine tarihin her döneminde yürümüş bir milletiz. Biz ki dünyadaki tüm insanlığın huzur ve adalet içinde yaşamasının ancak Türk'ün cihan hakimiyeti ile olacağına yürekten inanmışız. Biz ki dünya saltanatını ve sefasını elinin tersiyle itip çileye talip olmuşuz. O zaman bu millet hakkın adaletini yeryüzünde yaymak için böylesine uğraş veriyorsa başka milletler dilimizi öğrenip bizimle iyi geçilmelidir. Malazgirt Ovası'nda vurduğunuz Türk mührü benim ne kadar doğru bir yolda olduğumu bir kez daha doğruladı."
Sayfa 144Kitabı okudu
"İmparator, biz Türkler, ölmeyi savaş meydanlarından kaçmaya her zaman tercih etmişizdir. Unutma, savaş herkesle barış sadece onurlu insanlarla yapılır..."
Hz. İbrahim "oğlumu akdim üzerine sana kurban ediyorum Ya Rabbi. Sana her şeyim feda olsun." deyip bıçağı İsmail'in boynuna vurdu ama bıçak kesmedi. Gökyüzündeki ve yeryüzündeki Bütün melekler Allah'a yalvarıyordu İbrahim'i affetmesi için fakat Allah katından bu yalvarmalara ses çıkmadı. İbrahim Peygamber bıçağı tekrar kaldırdı ve İsmail'in boynuna bir daha vurdu bıçak yine kesmedi. Hz. İbrahim bıçağı bu sefer yanında bulunan kayaya vurunca kaya ikiye bölündü. Taşı kesen bıçak İsmail'i boğazını kesmiyordu. Hz. İbrahim üçüncü defa bıçağı kaldırdı o an zaman durdu. Yer gök birleşti. "Bu sefer..." diyordu melekler "bu sefer kesecek affet yarabbi. Affet İbrahim'i. Bak sana olan inancını ispatladı. Affet yarabbi." Bütün bu yakarışlara gökten yine bir karşılık gelmedi. İbrahim tam bıçağı indirecekken gerilerden bir ses... "Atam İbrahim'i affet yarabbi, senki bağışlayansın, senki esirgeyensin, benim için affet yarabbi!" Bu ses Rahmet Peygamberi, İki Cihan Serveri, Efendiler Efendisi Hz. Muhammed'in sesiydi. Allah'tan atasının affedildilmesini istiyordu. Yüce Allah katından o an yeri göğü inleten bir ses duyuldu. "Sen istersin de ben yapmaz mıyım hiç, affediyorum." dedi. Allah cebrail'e yetiş emrini verdi. Cebrail İbrahim Peygamber'i son anda yakaladı ve Allah'ın emrini bildirip oğluna karşılık getirdiği koyunu kurban etmesini söyledi.
Sayfa 200Kitabı okudu
14 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.