Kitap Reyhan ablanın ilginç hayat öyküsü ile başlayıp, Sibel, Nergis, Elif ve Ayşe arasında dönen kısa hikayelerin romanlaşmış haliydi. Eserde kızların erkeklerden, işsizlikten vasıflı insanların toplumda vasıfsız kalmasından Kocamustafapaşa ilçesimde çektiklerini büyük küçük dertlerinden bahsediyordu. Üstelik hem iç dış sesleriyle.
Seray Şahiner Gayet tatlı yazmış gene Seray hanım. Kızlara biraz sinir oldum. Özellikle Sibel'e Mehmet'e, Sait'e ve Cihan'a ama yine de sevdim. Heyecanla yeni bir eser bekliyorum.
Cogunlukla kitaplar o dönemde yasadıgım seyleri anlatır, tam bir denk geliştir. Şaşırırım, mutlu olurum, dertleşecek birini bulduğum için, halden anlayan karakteri dinlediğim için şükrederim. Özellikle kadın yazarlar iyi ki varsınız be, cidden iyi ki yazıyorsunuz sizi o kadar cok seviyorum ki. Hiçbir erkeğin, feriştahı gelse bile yazamayacağı seyleri yazdığı için kadın yazarlara koskocaman şükran.
Sibel'le, Elif'le, Nergis'le o akşam cekyatta oturup onlarla rakı içtim, sonra kahve yudumladım.
Bu kitabı cok sevdim gibi anlatamam, başka türlü bir sey sanki o karakterler benim alt komşumdu.
Okuduğum ikinci kitabından sonra Seray Şahiner'in kalemine tam puan verdim elbette.
Adından da anlaşılacağı üzere çoğunlukla hanımların yaşantılarına yönelik paradokslarının ve medcezirlerinin altını çizen Seray Şahiner gizli kalan duygulara ve önüne geçilemeyen tutkulara değiniyor.
Her zaman ötekileştirilen ve kendi benliği içinde toplumda yer bulamadığı için kabul görecek kimliklere bürünen, bir sevgi kırıntısı uğruna her türlü arzusundan feragat ederek bilhassa gururunu yok sayarak toksik ilişkilere tamah eden kadınların hüsranını okuyoruz.
İç hesaplaşmaların ve günlük hayatların tatmin etmeyen bayağılıklarına karşı kadın çırpınışlarını, yüzeye çıkıp gövde gösterisi yapmayı umarken daha da dibe batmasını, empati kurabilen için göz dolduran olay örgüsünü, satır aralarında kaybettiren bir akıcılık içinde okuyoruz.