Spoiler içerir!
Tarık Tufan'ın okuduğum ikinci kitabı: Hayal Meyal. Öncelikle şunu söyleyeyim yazarın oldukça sade bir dili, insanı yormayan bir anlatımı var. Mesela okumaya mesafeli insanları okumaya yönlendirmek isterseniz okumaya Tarık Tufan ile başlayabilirler diye düşünüyorum. Gayet yalın, anlaşılır ve akıcı bence. Roman o kadar hayatın içinden ki... Yani isimsiz kahramanımızın hastalığı, ailesi ile ilişkisi, evlilik yoluna giriş şekli, ayrılması, aldığı tepkiler... Bunların hepsi bu hayatta birilerinin başına gelmiştir, o türden yani. Saatçi amcanın hikayesini kimseyle paylaşmaması ve onun yaşadıklarına dair çok farklı türden senaryolarla dedikoduların türemesi de hayatın içindeki bazı insanların ne denli gereksiz ne denli boş olduğunu bizlere hatırlatıyor. Roman boyunca isimsiz kahramanımıza bir defa kızdım. Kafede İlknur ile buluşup ona ayrılmak istediğini söylediğinde kız yalvar yakar "Beni bırakma!" derken hiç yumuşamadı, kestirip attı ya hani. Sonrasında da pişmanlığın alasını yaşadı. İnsanlar en önemli konularda telafisi olmayan kararlar alırken nasıl o kadar gaddar olabiliyor? Birisi öylesine senden medet umarken, sana ihtiyacım var derken nasıl sırtını çevirir insan? Ben bunu hiç anlamadım hayatım boyunca.
Son sürpriz miydi? Evet, oldukça sürpriz oldu. Oysa öyle bir yere gelmiştik ki kaybolan yılların bir telafisini okuyacakmışız diye düşünmüştüm.