Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Hayat Kırıklığı

Cem Mumcu

Hayat Kırıklığı Gönderileri

Hayat Kırıklığı kitaplarını, Hayat Kırıklığı sözleri ve alıntılarını, Hayat Kırıklığı yazarlarını, Hayat Kırıklığı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
320 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
28 saatte okudu
Cem Mumcu etrafında ve dünyada olup bitenlerin kendi içinden nasıl geçip gittiğini, ne izler bıraktığını gözlüyor. Yaşama dair, dünyaya dair, o ana, düne, yarına ve olan biten sürü şeye dair hissettiklerine, düşündüklerine bakıyor. Sonra çırılçıplak soyunup içini açıyor bize... Ve kendi görürken bizlere de gösteriyor. Cem Mumcu'nun on yılı aşkın süredir yazdığı yazılar bu kitapta bir araya getirildi. Futboldan teröre, aşktan ilişkilere, sinemadan cinselliğe, İnternet'ten mizaha dek çok çeşitli ve güncel konuların yazarın içinden geçişine tanık oluyoruz... Ve Cem Mumcu'nun içini görüyoruz, en içini, ta kendisini. Bakın neler geçiyor bir yazarın içinden... Böyle işte... Ölmez sağ kalırsam kafayı toplayınca (bu hafta hindiba çorbası, kabak graten yiyicem bilumum vitamini bünyeye alıcam, sabahın kör saatinde kalkıp eşofmanize olup deli gibi koşucam, yüzüme lahana masajı yapıcam, önerildiği biçimde istesem de istemesem de haftada üç kez seks yapıcam, bol bol kendine yardım kitabı okuycam ve müren balığının solungaçlarını haşlayıp uygun yerime tarif edildiği biçim sürücem) daha ciddi şeyler yazacağım bu konuda. Ama duyduklarınız hiç hoşunuza gitmeyecek.
Hayat Kırıklığı
Hayat KırıklığıCem Mumcu · Okuyan Us Yayın · 200990 okunma
Attila İlhan: İnsan birdenbire hayatının belirli bir yaşında ilk defa ölümün farkına varır, ondan önce ölüm hep başkalarına gelen, insana dokunmayacak bir afet gi­ bidir, bir an gelir, ya çok yakınından biri gider ya bir ar­ kadaşını kaybedersin. Ve sen de öleceksin, bunu birden hissedersin. Bu, belirli bir yaşa doğru oluyor. Halbuki sonra bir yerden bir bakıyorsun ki, sen de aynı çarkın içindesin... Neticede ihtiyarlık öyle bir şey ki, sanki idam hücresinde oturuyorsun. Günü belli değil sadece, günü gelecek seni alıp, götürüp idam edecekler.
Reklam
Yani daha açık söyle­yeyim belde silah gezmenin, her fırsatta 'alet’i çıkarıp ortalığa kurşun’attırmanın ' altında ciddi bir eksikliğin izi var. İktidar, iktidar derdi olmayanın sahip olabilece­ği bir şeydir, bu nedenle sessiz ve hayasızdır. Egemen­lik sorunu olmayan egemen olmaya çalışır mı?
Bu noktada erkek­si cinselliğin de abartılı olarak sergilendiği maçoluk hali, ne yazık ki beklenmedik biçimde gerçek cinsellik söz konusu olduğunda bir hayal kırıklığıdır. Yani iç bo­şaldıkça dış kabarmaya çalışıyor.
Bu tür kişilik özel­ likleri olanlar için eski literatürde çok güzel bir tanım vardır: "Histrionikler seksten başka her şeyi seksüalize ederler". Bu cümle bize yolu daha çok açıyor. Yani su içmesi bile baştan çıkarıcı ve cinsellik dolu olan bu ya­pı ne yazık ki iş gerçek cinselliğe gelince içler acısı bir hal sergiler. Evet "seksten başka"...
Histrionisite dediğimiz bir kişilik yapısından söz etmek isterim. Burada gösterişli ve çekici olmaya çalışan, baştan çıkarıcı, sahici olmayan, yüzeysel, olayları dra­matize etmeye eğilimli, benmerkezci özellikleri olan bir kişilik yapısıdır söz konusu olan.
Reklam
Güvende olmak için çoğunluğa benzemeye çalıştın belki de, yitirdin kendini. Kendi çekirdeğine ufalmayı göze alamadın, hem unuttun onun güzelliğini. Şimdi buluş onunla yeniden, saçını okşa, sev biricikliğini ve diğerlerine benzemezliğini içinin.
Aynada kendini başkasının gözleriyle görebilir mi­sin? Denedin mi? Bu keşmekeşin içinde merceğine do­lan görüntülerin ağırlığı belki de hantal kılmıştır gözle­rini. Belki içine dönemez olmuştur gözlerin, kirli gö­rüntülerin ağırlığından.
Yüzündeki kırışıklıklar yürüdüğün, düştüğün, acıdı­ğın yollardan dahamı az gerçek? Saçındaki beyaz, bel­ki de babanın öldüğü günün rengi. Kim yansıyan gö­rüntünün gerçek olandan daha az değerli, daha az yo­ğun, daha az derin olduğunu söyleyebilir?
Bir süre önce gazetelerdeydi bu haber. Okumadınız mı yoksa? "Califonıia Üniversitesi patologlarından Roy Walford 120 yıl yaşamak isteyenler için özel bir diyet geliştirdi! 1986 yılında '120 Yaş Diyeti' adlı bir kitap yayınlayan Walford, ' 120 Yaşı Aşmak İçin Di­yet' adlı yeni kitabında uzun ömrün sırrını ' sofradan aç kalkmak' olarak açıkladı."
Reklam
Bilim, şaka gibi insanı güldürmek ve eğlendirmek amacını gütmese de, ortak payda olarak insanı mutlu et­mek gibi benzer bir amaç taşır. Gerçeği bilmenin sonuç­ları ne olursa olsun insan ve doğa için olumlu sonuçlar getireceği öngörüsünü taşır.
Küçümseyerek bile olsa, senden söz et­mesi için kimseye ricada bulunma. Ve zaman geçer de isminin insanlar arasında yayıldığını görürsen, onların ağzında bulduğun bütün şeylerden daha ciddiye alma bu ismi. Şöyle düşün: Adım kötüye çıktı, ve hemen bı­rak bu ismi. Bir başka isim al. Tanrı 'nın gece vakti ses­lenebileceği başka, herhangi bir isim al. Ve bunu herkesten sakla. "
Adomo, "Kültür endüstrisinin yaptığı, müşterilerinin tepkilerine uyarlanmaktan çok, onları kalpazanca imal etmektir" derken önemli bir noktaya parmak basar. As­lında tüketicinin istediği şeyin ne olacağını da belirle­yen buradaki "üretici"dir. Neyin daha 'in' neyin 'out' olduğunu çoğunluklar belirlemez aslında.
Oysa sanat tüketilenden çok üretilen bir şeydir. Sanatçı da aradığı şöhretle birlikte tüketilen, tüketimi uyaran, tüketilmeyi bekleyen bir metaya dönüştüğünde ne olur? Cevabı Rilke'de bula­lım: "Şöhret, arsasına baskın eden kalabalıklar yüzün­ den, taşlarının yerleri bozulan bir yapının resmen yıkı­lışıdır. "
"Türk edebiyatı ve düşünce dün­yası cinselliği yeterince yaşamış ve kuşatmış mıdır? Bir yaygın ve örgün ama o arada da özgün cinsellik kültü­ründen söz etmek mümkün müdür?" sorusunu bir kez daha, son kez dönersek 'böyle giderse biraz zor' diye yanıtlayabiliriz. Ve daha ileri gidip Mazhar Osman'ın talihsizce ve anlamsızca kullandığı 'puşt' sözcüğünü bu kez yerli yerince kullanırız.
172 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.