Ve tekrar Saadet asrını okumanın diğer birçok kitabı okumaktan daha zevkli ve sürükleyici olduğunun kanıtı olan bir eser.
Bazıları, kitapta Hz. Ali’nin hayatına az değinildiği ve kitabın siyer niteliğinde olduğu görüşüne sahip. Ama Peygambersiz ص bir Ali’yi düşünmek zordur. Okudukça Kainatın efendisinin hayatta olduğu müddetçe kitabın nasıl insana şevk verdiğini hissettim, vefatından sonra ise tam bir hüzün kapladı. Allah u âlem Hz. Ali ne yaşamıştır.
O Ali ki Peygamberimiz hayatta olduğu müddetçe O’nun her hal ve hareketini süzen,takip eden ve O, bu fani alemden gittikten sonra Ali’nin gözünde, on yaşından beri idrak ettiği nübüvvet devresinin hatıraları canlanır ve onunla ilgili âyet ve hadîsler, kulaklarında uğuldar.
Yani hep O’nun yolunda..
Nasıl olmaz değil mi, çocukluktan elini tutarak Mekke sokaklarında yürümesi,putları kırmak için mukaddes sırtına çıkması, “Sen benim yeryüzünde ve Cennet’te kardeşimsin” hadisine mazhar olması onu ehl- i Beyt’in babası yapar.
Evet, incelemede pek başarılı olmasamda kitabı o kadar çok sevdim ki incelemeyi dört gözle bekledim ama genede hissettiklerimi tam anlatamadım. Keşke kitapta hadiseler karışmadan önce fikirlerimi bir kağıda yazsaydım, çünkü sonlarına doğru olaylardan dolayı üzüntü ve kızgınlık geliyor ve bütün hissettiklerini unutuyotsun. En iyisi mi siz alın okuyun ve okutturun.Gerçekte her bir Müslüman’ın okuması gereken kitaplar arasında.
Necip Fazıl Kısakürek
