Hisarüstü Cinayetleri - 376 sayfa
Cüneyt Ülsever
Üç kişiyi tanıtarak başlıyor kitap. Garip Keto, Mösyö Taho, Bülbül Maho. Bu üç kişi Hisarüstü'nde 1960 yılında aynı evde yaşamakta, hayata tutunmaya çalışmaktadırlar. Yıllar geçtikçe hepsi bir tarafa savrulmuştur. Garip Keto Ankara'da Mösyö Taho İstanbul'da, Bülbül Maho Antalya'da yaşamaktadır. 1962 yılında yolları ayrıldıktan sonra bağları kopmuştur. Tam 43 yıl sonra 9 Şubat 2005' te gece aynı saatlerde üçü de öldürülür. Öldürenler belli olsa da asıl kişiler onlar mıdır?
Bana göre kitap okunmaması gerekenlerden. Kitabı okurken önce çok kişi olmasından dolayı kafalar karışıyor. Yazar kişilerin hayatlarını tek tek anlatıyor. Ama anlatım dozu o kadar abartılı ki tekrar tekrar aynı kişilerin hayatını okuyoruz. Bu durum beni oldukça sıktı.
Bir yerden sonra sonunu tahmin edebildim. Sürpriz olmadı. Kitap sadece İstanbul üzerinden anlatıma geçince daha anlaşılır oldu. İstanbul'daki polis Harun Deniz'in Selami için aldığı izinden nefret ettim.
Ben kitabı kesinlikle tavsiye etmiyorum.
"İstanbul sevaplarının meyvesini toplar mı, orası meçhul ama günahları yüzünden hep kara bahtının zulmüne uğrayacak!"
Selam #cüneytülsever 'in kalemi ile tanışma kitabım oldu #hisarüstücinayetleri . Kitabı bitirince tanışmak için neden bu kadar geç kaldığıma hayıflandım, oysa yıllardır kitaplığımda bekliyordu kitap
Okuduğum diğer
Elimde uzun süredir olan bir kitaptı ama kapağından mıdır nedir bilmiyorum elim bir türlü kitaba gitmiyordu. Sonunda dün okuyayım artık deyip elime aldım. İlk başta farklı kişilerin hikayeler anlatırken bir yerden sonra hepsi kesişmeye başladı. Yaşarken de ölürken de kesilmiş 3 hayat. Bugün elimden hiç bırakmak istemedim ve bir solukta okudum. Kesinlikle tavsiye ederim.
Başlarda biraz karışık geldi elimde sürüklendi kitap fakat ortalarına geldiğimde su gibi aktı.hakkını verememişim kitabın gerçekten güzel kurgulanmış başarılı bir roman olmuş tavsiye ederim
Alnından vurularak şehit olan arkadaşının yanında ufacık çukurda üç saat çaresiz kendi sonunu bekleyen Hüseyin ölümden kurtulmuştu, ancak aklını Raman Dağı'nda bırakmıştı.
Beklentisiz olarak bir sitenin kampanyasından faydalanmak için aldıklarıma eklediğim #hisarüstücinayetleri ; yerli kurgu da en beğendiğim #kahin
Günay sonrası bence ilk sıralara girebilecek polisiye bir kitap.
Ben kısa kısa öykülerden oluşan bir kitap zannetmiştim ilk sayfalarda çünkü farklı farklı karakterler ve cinayetleri anlatarak başlıyor kitap. Her karakter bir diğerinin hayatının ucundan birbirine değmiş.. Böyle kelebek etkisi yaratan ondaki okyanusta bir su damlası olmuş bir başka karakterin ayrı ayrı işlenmesini de sevdiğimden keyifle okudum ilk 100 sayfayı. Bu açıdan kitabı iki bölümde ele almak daha doğru olur tür olarak. Ilk bölüm de olaylar dışardan bi kişinin bakışıyla anlatılıyor. Evet bir cinayet var, olay polise de intikal ediyor ama polis tarafında değil seyirci tarafında yazar. O yüzden sanki hikaye ya da öykü okuyormuşsunuz hissi veriyor ama merak da ettiriyor, üzüyor da okurken. Sonra bir den olay akışına göre de yazar polislerin tarafından anlatmaya başlıyor. Bu aşamadan sonra daha hızlı ilerliyor polisiye tadını tam veriyor anlatım. Kitapta tam da bu nokta da ilk bölümdeki karakterlerin aslında okuduğunuzdan farklı olmadığını bilmenize rağmen duygularınızı ters düz ettiğini görüyorsunuz. (En çok bu kısmını sevdim diyebilirim.) Sonrası araştırmalar, beyin fırtınaları, güncel çekincelere değinmeler ve yüzleşme.. Ben çok beğenerek okudum. #polisiye sevenlere tavsiyemdir. Herkese keyifli okumalar
sokak çocuğu sadece ve sadece kendini düşünmek ve kendini kollamak zorundadır. Sokak çocukları tıpkı sokak kedileri gibidirler. Bencil, sahtekar, yağcı, işi bittiği an işini görene sırtını dönen , uyurken bile tetikte duran!