Karabağ Savaşı'nda Ermenilerin Azeri Soykırımı

Hocalı'nın Kurdeleli Anahtarı

Ziyad Guliyev

En Beğenilen Hocalı'nın Kurdeleli Anahtarı Gönderileri

En Beğenilen Hocalı'nın Kurdeleli Anahtarı kitaplarını, en beğenilen Hocalı'nın Kurdeleli Anahtarı sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Hocalı'nın Kurdeleli Anahtarı yazarlarını, en beğenilen Hocalı'nın Kurdeleli Anahtarı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Sonra kendi kendime ‘acaba utanıyorlar mı bize böyle rahatsızlık verdikleri için ? ‘ Diye sordum.hemen sonrasında kendi kendime güldüm.utanmak mı?”
Sayfa 52
'Kaybetmek, aslında sahip olduğunu anlamak demekmis' diye okumuştum bir yerlerden. Bu da bir hayat oyunu işte. Sahip olduklarını kaybetmen gerekiyor onların farkına varman için. Onların değerini anlaman için.
Reklam
"Basit midir böyle aniden çıkagelen ölüm? Ve hepimizi bu dünyada hiç kimseymişiz gibi silaha dizmek... Böyle basit mi gerçekten sıcak sobamızın yanından bizi kovmak, atmak dışarı yuvamızdan? Hocalı ve orada yaşayan insanlar böyle gereksiz miydi? Ölüm artık babamın o ejderha kabartmalı yatağında uzanarak Tanrı'nın göndermesi gereken Azrail' in ellerinde değildi. Ölüm Hocalı'nın her sokağındaydı, ölüm orada var olmaktaydı, ölüm bir ağacın arasında, bir tepenin üztinde, bir sokağın köşesindeydi."
Sayfa 80 - Cinius yayınlarıKitabı okudu
'Bir patika... Hava soğuk, karlı ve kanlıydı. Bir çocuk ayağı patikanın kenarındaydı. Çocuk çok küçük, daha üç günlüktü. Habersizdi bu dünyanın insanından, savaşından. Bir anne yeni olmuş... Daha sevememiş çocuğunu, daha koklamamış, öpmemiş, görmemiş en ince bir tebessümünü... ... Bir patika ağaçların arasında ancak sessizliğe uzanmıyor, cesetlerin arasından açılan bir patika da var. Kenarlarında yaşlı ağaçlar yok, kenarlarında kafası delinmiş, ayakları kurşunlu, bebeği parçalanmış insanlar var. İşte Hocalı'dan Ağdam' a Ketik ormanı boyu böyle bir patika uzanıyor. Siz hiç cüret edip o patikaya gidebilir misiniz? '
Sayfa 160 - Cinius Yayınları
220 syf.
5/10 puan verdi
·
12 günde okudu
Kitap bir gerçeği gözler önüne serse de çok basite indirgenmiş gibi geldi. Yazım ve imla hataları çok fazlaca yapılmış. Açıkçası aldığım hevesle okuyamadım. Hayal kırıklığı yaşattı biraz. Lakin okunabilir bir kitap.
Hocalı'nın Kurdeleli Anahtarı
Hocalı'nın Kurdeleli AnahtarıZiyad Guliyev · Cinius Yayınları · 201515 okunma
Bizler...
Bizler... Bu ormanda nereye gittigini, karanlık ve kimsesiz bir alan da huzurun, güvenligin nerede olduğunu bilmeyen, ancak onu arayan adamlar. Ciplak ayaklı, soğuktan her tarafı buz baglamış, her şeyini kaybetmiş ve belirsiz karanlıkta hayatının bir saniye sonrasının bile nasıl olacağını düşünemeyen bizler. Ketik ormanı bile bize koynunu açmyordu. Ketik ormanı bizim kadar Ermeniye de koynunu açmıştı. Ve biz her an herhangi bir ağacın, herhangi bir patikanın kenarından çıkacak olan o eli silahlı, sakallı, köpek gibi gözleri olan Ermeni'den kaçıyorduk. Neyi kaçırdığımızi, kaçarak ne kazandığımızı bilmeden... Belki canımızı kurtarmak için kaçıyorduk. Ancak insanın cani, insanın hayatı var olduğu yer değil mi? Ormanın ortasın- da her taraftan başımıza yağan mermi yağmurunun altında, yanı başımda en çok sevdiğim insanlar öldüğü sırada ben geri dönmek, o küçük odada barış öyküleri okumak istiyordum. Ben evimden bu şekilde, ben kendi yuvamdan bu şekilde çıkmak istemiyordum.
Sayfa 114 - CiniusKitabı okudu
Reklam
Ölüm
"O bekleyiş neydi? Gideceğini bilmek, ama gitmek istememek, ama gitmeye karşı koyamamak..."
Sayfa 43 - Cinius Yayınları
'Kaybetmek, aslında sahip olduğunu anlamak demekmiş' diye okumuştum bir yerlerden. Bu da bir hayat oyunu işte. Sahip olduklarını kaybetmen gerekiyor onların farkına varman için. Onların değerini anlaman için.
Sayfa 23 - Cinius Yayınları
"Bizler... Bu ormanda nereye gittiğini, karanlık ve kimsesiz bir alanda huzurun, güvenliğin nerede olduğunu bilmeyen, ancak onu arayan adamlar. Çıplak ayaklı, soğuktan her tarafı buz bağlamış, her şeyini kaybetmiş ve belirsiz karanlıkta hayatının bir saniye sonrasının bile nasıl olacağını düşünemeyen bizler. Ketik ormanı bile bize koynunu açmıyordu. Ketik ormanı bizim kadar Ermeni'ye de koynunu açmıştı. Ve biz her an herhangi bir ağacın, herhangi bir patikanın kenarından çıkacak olan o eli silahlı, sakallı, köpek gibi gözleri olan Ermeni'den kaçıyorduk. Neyi kaçırdığımızı, kaçarak ne kazandığımızı bilmeden... Belki canımızı kurtarmak için kaçıyorduk. Ancak insanın canı, insanın hayatı var olduğu yer değil mi? Ormanın ortasında her taraftan başımıza yağan mermi yağmurunun altında, yanı başımda en çok sevdiğim insanlar öldüğü sırada ben geri dönmek, o küçük odada barış öyküleri okumak istiyordum. Ben evimden bu şekilde, ben kendi yuvamdan bu şekilde çıkmak istemiyordum. "
Sayfa 114 - Cinius Yayınları
17 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.