Gönderi

"Bizler... Bu ormanda nereye gittiğini, karanlık ve kimsesiz bir alanda huzurun, güvenliğin nerede olduğunu bilmeyen, ancak onu arayan adamlar. Çıplak ayaklı, soğuktan her tarafı buz bağlamış, her şeyini kaybetmiş ve belirsiz karanlıkta hayatının bir saniye sonrasının bile nasıl olacağını düşünemeyen bizler. Ketik ormanı bile bize koynunu açmıyordu. Ketik ormanı bizim kadar Ermeni'ye de koynunu açmıştı. Ve biz her an herhangi bir ağacın, herhangi bir patikanın kenarından çıkacak olan o eli silahlı, sakallı, köpek gibi gözleri olan Ermeni'den kaçıyorduk. Neyi kaçırdığımızı, kaçarak ne kazandığımızı bilmeden... Belki canımızı kurtarmak için kaçıyorduk. Ancak insanın canı, insanın hayatı var olduğu yer değil mi? Ormanın ortasında her taraftan başımıza yağan mermi yağmurunun altında, yanı başımda en çok sevdiğim insanlar öldüğü sırada ben geri dönmek, o küçük odada barış öyküleri okumak istiyordum. Ben evimden bu şekilde, ben kendi yuvamdan bu şekilde çıkmak istemiyordum. "
Sayfa 114 - Cinius Yayınları
·
8 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.